top of page

YEŞİL MÜREKKEP


Şahane bir nisan akşamından herkese merhaba arkadaşlar. 2018 yılında Ankara Kitap Fuarı'nda yüz yüze tanışma fırsatı bulduğum, ulusal dergi, gazete ve televizyonların haber bölümlerinde muhabir, editör, yönetici olarak otuz yıla yakın çalışmış olan ve pek çok ödüle layık görülen yazar Osman Balcıgil'in kaleminden ''Yeşil Mürekkep'' kitabının yorumlarını paylaşacağım sizlerle.

Otobiyografi türünde yazılmış olan bu kitap, ülkemizde eserleri çokça okunan Sabahattin Ali'nin hayatını konu alır. Kitap, Sabahattin Ali'nin eserlerini ne tür bir ortamda yazdığını, hangi tarihsel süreç içerisinde eserlerini ortaya koyduğunu, eserlerini ortaya koyarken nelerden etkilendiğini muazzam bir dile ele alır.

Sabahattin Ali, yaşadığı zorluklara rağmen fikirlerini sunmaktan ve bu fikirlerini eserlerinde de dile getirmekten vazgeçmeyen karakterde bir yazardır. Kısacık bir hayata, nesilden nesile miras kalacak Kuyucaklı Yusuf, İçimizdeki Şeytan, Kürk Mantolu Madonna gibi eşsiz eserler sığdırmayı başarmış, vatansever bir aydındır. Haksızlıkların, baskının ve dayatmaların kol gezdiği bir ülkede bildiklerini savunmaktan çekinmeyen, isyankar ve aşka aşık bir sevda adamıdır.

Sabahattin Ali okurları için, kitap yazarın özel hayatına dair pek çok bilgi içerdiği için her yönüyle yazarı tanımak açısından bir hazine niteliğindedir. Yazarın yaşadığı olayların karşısındaki psikolojik analizlerini, siyasi görüşü nedeniyle uzun süreler hapiste yattığını, eşi Aliye ve kızı Filiz'in ömürlerini Sabahattin Ali'yi beklemekle geçirdiğini duygusal ve içten bir yolla okura sunar.

1928 yılında Sirkeci Garı'nda başlar hikaye. Sabahattin Ali, Almanya'ya öğrenci olarak gönderilir. O dönem Almanya büyük bir karışıklık içerisindedir. Almanya'da yaşadığı birkaç senenin ardından karıştığı bir öğrenci olayının neticesinde ülkesine geri gönderilir. Ülkesinde bir süre öğretmen olarak görev yapar. Nazım Hikmet'le tanışmasından bir süre sonra sosyalist görüşe yönelik bir eğilim gösterir. Aydın'da arkadaşlarıyla toplanıp, konuşmalar yapıldığı bir akşam iftiraya kurban gider ve üç aylığına cezaevine konulur. Hapisten çıktıktan sonra yeni görev yeri Konya olur. Kız kardeşi ve annesini de beraberinde götürür gittiği şehre. Orada ''Kuyucaklı Yusuf'' kitabını kaleme alır. Konya'da da Atatürk'e hakaret ettiği bir şiire yönelik iftiraya uğradığından bir yıl süreyle cezaevine gönderilir. Altı ayını Konya'da, geri kalan cezayı da Sinop cezaevinde tamamlar. Ünlü şiiri ''Geçmiyor Günler''i burada kaleme alır.

Sinop cezaevinden tahliye edildikten sonra Ankara'da devlet konservatuvarında göreve başlar. Bu dönemde en büyük destekçisi Hasan Ali Yücel'dir. Şıpsevdi olarak nitelendirilen Sabahattin Ali, pek çok kadına gönlünü kaptırır ancak karşılık bulamaz. En sonunda Aliye'ye aşık olur ve onunla evlenir. Filiz adında kızları olur. Yine bu süreçte sosyalizm ile ilgili faaliyetlerin içerisinde yer almaya devam eder. Bir gün Bulgaristan'a kaçmaya karar verir. Fakat Bulgaristan'a kaçmasını sağlayacak kişinin istihbarat ajanı olduğunun farkına varamaz. Nitekim, kendini ölüm denilen o dipsiz kuyuya bırakır.

Çok genç yaşta esrarengiz bir şekilde öldürülen yazar, keşke daha uzun yıllar yaşasaydı da daha fazla eserini okurlarıyla buluştursaydı. Keşke fikirlerini savunmak için bu denli çabalamasaydı da, eşi ve kızı ile daha çok vakit geçirebilseydi. Gerçekten kitabı okurken büyük bir burukluk içerisinde bunları düşünmekten kendimi alamadım.

''Ela Gözlü Pars Celile''den sonra okuduğum ikinci eseri olan ''Yeşil Mürekkep'' kitabını -Osman Balcıgil tarafından sade, akıcı ve etkileyici bir dille ele alınan- kesinlikle ama kesinlikle okumanızı tavsiye ediyorum arkadaşlar.

Kitaptan en çok beğendiğim ve altını çizdiğim satırları sizlerle paylaşmak isterim:

''İyi ve kötü, güzel ve çirkin, güçlü ve zayıf, umut ve umutsuzluk birbirlerinin ikiz kardeşidir...''

''Bildiğim bir şey varsa, o da sanatta, şiirde güzellik kendi başına bir anlam taşımaz. Bir manası olmalı güzelliğin.''

''Sana yazmak benim için hiç olmazsa kitap okumak kadar lazım...''

''Filozoflar dünyayı sadece çeşitli biçimlerde yorumlamışlardır. Oysa sorun onu değiştirmektir.''

''Dünyayı yaşanılmaz hale getiren, insandı.''

''Dünyanın en basit, en zavallı, hatta en ahmak adamı bile, insanı hayretten hayrete düşürecek ne müthiş ve karışık bir ruha maliktir. Niçin bunu anlamaktan bu kadar kaçıyor ve insan dedikleri mahluku anlaşılması ve hakkında hüküm verilmesi en kolay şeylerden biri zannediyoruz?''

''İnsanlık despotluğu, müzikle yenmişti.''

''Ne yönetilebilir ne de yönetebilirdi Sabahattin. Yalnız bir sosyalistti, o kadar!''

''Susmak, susmayı kabullenmek, gerçekleri görüp de susarak bir hayat geçirmek de onursuzluk olurdu.''

Bol kitaplı günler, sevgiyle...

Comments


Featured Review
Daha sonra tekrar deneyin
Yayınlanan yazıları burada göreceksiniz.
Tag Cloud
Henüz etiket yok.
bottom of page