top of page

TOPLUM SÖZLEŞMESİ


Güzel bir pazar sabahından herkese merhaba arkadaşlar. Jean-Jacques Rousseau'nun kaleminden ''Toplum Sözleşmesi'' kitabının yorumlarını paylaşacağım bugün sizlerle.

Kitap, dört bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde; ilk toplumlar, kölelik, toplum sözleşmesi, egemen varlık, toplum hali, mal mülk gibi konulara yer verilmiştir. İkinci bölümde; egemen gücün sınırları, yasa, yasacı, halk, çeşitli yasama sistemleri ve yasaların bölümü gibi konular üzerinde durulmuştur. Üçüncü bölümde; demokrasi, aristokrasi, monarşi, iyi yönetim belirtileri, egemen güç gibi konular yer almaktadır. Dördüncü ve son bölümde ise; oylar, tribunluk, diktatörlük, censorluk ve toplum dini gibi konulara yer verilmiştir.

Rousseau'nun yaşadığı dönemde toplum sınıflara ayrılmıştı. Gelir uçurumu büyüktü. Ona göre güçlü olmak haklı olmak değildi. İnsanlar arasındaki tek meşru otorite anlaşmalardan doğmaktaydı. Yazara göre; halk çok zengin ya da çok fakir olmamalıdır. Toplumsal anlaşmada, herkes bireysel çıkarından vazgeçip toplum çıkarını düşünmelidir ve halk doğrudan yönetime katılmalıdır. Halk, yönetime katılmadan önce kendi arasında toplantı yapmalıdır.

Günümüzde demokrasinin kaynağı olarak güçler ayrılığı ilkesinde Rousseau şöyle açıklıyor: ''İnsanı yönetenlerin yasa koymaması gerekiyor. Yasa koyanların da insanı yönetmemesi gerekiyor. Bu ikisi birleşirse kişisel çıkarlar yasaları adaletsizliğe dönüştürür. Yönetim tek kişiye bırakılırsa, veraset sorunu ortaya çıkar.''

Toplumsal sözleşmeyi bize güvenlik sağladığı için yaparız. Halk ve hükümet birbirinden ne kadar uzaklaşırsa, vergiler o kadar ağırlaşır. Özgür devletlerde her şey ortak çıkar için harcanır.

Özgürlük, eşitlik ve adalet kavramları kitapları ön plandadır. Yazar, halkçı bir yönetimi esas alan devlet yönetimini savunmuştur. Devletlerin nasıl yönetilmesi ve yapısının nasıl olması gerektiğini kendi belleğinden süzerek okuyucuya aktarmıştır. Realist bir görüşe sahiptir. Hükümetin devlete karşı sorumluluklarından bahsetmiştir.

Monarşik düzen, eleştirel bir bakış açısıyla anlatılmıştır. Toplumlar eğer adil ve özgür bir şekilde yönetilirse, hukuk üstünlüğü sağlanırsa devletler kargaşaya ve isyana gerek kalmadan yolunda ilerler.

Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları'ndan, Vedat Günyol'un çevirisiyle akıcı bir anlatıma sahip olan kitap hukuksal ve tarihsel anlamda pek çok terim içerdiği için son derece doyurucu, aydınlatıcı ve bilgilendiricidir. Özümsenerek ve altı çizilerek okunması gerektiği düşüncesindeyim. İnce bir kitap olmasına rağmen yoğun ve derin anlamlar taşıyan bu kitabı herkese tavsiye ederim.

Kitapta altını çizdiğim satırları sizlerle paylaşmak isterim:

''İnsan özgür doğar, oysa her yerde zincire vurulmuştur. Falan kimse kendini başkalarının efendisi sanır ama, böyle sanması, onlardan daha da köle olmasına engel değildir.''

''İnsanın ilk uyacağı yasa, varlığını korumak; yapacağı ilk şey de, kendine borçlu olduğu özeni göstermektir.''

''Savaşa yol açan, insanlar arasındaki ilişkiler değil, olaylar arasındaki ilişkilerdir.''

''Hak eşitliği ve bu eşitlikten doğan adalet kavramı, her kişinin kendini üstün tutmasından, dolayısıyla insanın yaradılışından gelmektedir.''

''İyi yönetilen bir devlette cezalar azdır. Bunun nedeni bağışlamaların çokluğu değil, suçluların azlığıdır.''

''Politik bütünün özü, boyun eğme ile özgürlüğün uzlaşmasını gerektirir.''

''Cumhuriyette herkes başkalarına zarar vermeyen şeyleri yapmakta tamamen özgürdür.''

Bol kitaplı günler, sevgiyle...

留言


Featured Review
Daha sonra tekrar deneyin
Yayınlanan yazıları burada göreceksiniz.
Tag Cloud
Henüz etiket yok.
bottom of page