top of page

SEYİR


Güzel bir Mayıs ayından herkese merhaba arkadaşlar. Piraye Erdoğan tarafından kaleme alınan ''Seyir'' kitabının yorumlarını paylaşacağım bugün sizlerle.

1966 yılında İstanbul'da doğan yazar, İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi mezunudur. Reklam sektöründe müşteri hizmetleri ve yönetimi alanında çalışmıştır. İnsan zihni üzerine araştırmalar yaparak, pek çok eğitime katılmıştır. ''Özgür Zihin, Özgür Nefes'' programlarıyla bireysel ve kurumsal düzeyde eğitimler vermeye devam etmektedir.

Kendisinde bir eksiklik, hayatında bir boşluk olduğunu düşünen 34 yaşındaki Mina'nın bu boşluğu kapatabilmenin çaresini başkalarında, onların sözlerinde ve yorumlarında aramaya başlamasıyla başlar hikaye. Bir sergi açılışında Celal isimli bir ressamla tanıştığında ondan öyle çok etkilenir ki hayatını ona adamaya karar verir. Celal'in ilgisiz ve sevgisiz tavırlarına aldırış etmeden ona kendisini kabul ettirmeye çalışır. Celal'i hayatının merkezine koyduğu için kendisini ihmal eder ve bir gün işinden ayrılır. Derken hayatında bir uyanış ve dönüşüm yaşamasını sağlayacak Magistra isimli bir kadınla tanışır. Onun gözlerindeki canlılık ve yaşam enerjisinden etkilenerek kendisine rehberlik etmesine izin verir. Uzun süreli nefes, yürüyüş ve zihin meditasyonu eğitimleriyle kendini gerçekleştirmeyi başaran Mina, artık yepyeni haliyle geçmişin izlerinden arınarak yaşamda var olmaya başlamıştır.

Zihin, bilinç, geçmiş, gelecek, anda kalmak, varoluş kavramlarını öğretici zihinsel eğitimler ile Mina karakterinin uyanışı üzerinden okura aktaran yazar, bizleri dingin, sakin, farkındalık yaşayacağımız içsel bir yolculuğa çıkarıyor. Tasarım olarak nitelendirilen beden dediğimiz can aslında bir araçtır. Bilinç ise bu araçta yolculuk eden bir yolcudur. Bizler bilinç ile var oluruz. Var olabilmek anda, akışta kalabilmek ve gerçek ben kavramını yaşayabilmekle mümkündür. Zihin dediğimiz şey ise o anda yaşadıklarımızı düşünceler ile yorumlayarak, geçmişe takılıp üzülmek, geleceği düşünerek kaygılanmakla meşguldür. Bu durumda zihin, akıştan uzaklaşarak kendi filmini çekerek, çakma bir ben oluşturur. Sürekli aynı döngüde olmamız, aynı olayları deneyimlememiz 3-7 yaşında oluşturduğumuz zihinsel faaliyetimiz nedeniyledir. Gerçekten yaşayabilmek, şimdinin keyfini çıkarabilmemiz ancak zihinden özgürleşebilmek ile mümkündür. Özgür bir zihin, zinde ve huzurlu bir hayatla eş değerdir.

Sıradan kişisel gelişim kitaplarından farklı olarak bir kurgu üzerinden anlatılan kitap, dokunduğu noktalar ve ele aldığı kavramlar üzerinden kişide büyük bir farkındalık yaratmaktadır. Anda kalarak şimdinin mucizevi getirilerini bedeninizde ve yaşam tarzınızda hissedebilmek adına uyanış yaşamaya hazır olun. Bu hayatta seyir eden misiniz, seyreden misiniz? Seçim sizin.

Altını çizdiğim satırları sizlerle paylaşmak isterim:

''Benim en büyük korkum, kendimmiş. Oysa kendinden kaçabilir mi insan? Hele zihni bir yandan, o kendi zannettiği korkuluğu her an parlatmak için çalışıyorsa.''

''Herkes kendi cehennemini kendi yaratır ancak sistem cehennemden kaçışın anahtarını da sana vermiştir.''

''Mucize, algıda dönüşümdür.''

''Sen dönüştükçe kaçınılmaz olarak yaşamını oluşturan tüm öğeler de dönüşüyor.''

''Neye odaklanırsan onu çektiğine göre neyi istemediğine değil, neyi istediğine odaklan.''

Bol kitaplı günler, sevgiyle...

Comments


Featured Review
Daha sonra tekrar deneyin
Yayınlanan yazıları burada göreceksiniz.
Tag Cloud
Henüz etiket yok.
bottom of page