top of page

NIETZSCHE AĞLADIĞINDA


  Güzel bir Şubat ayından herkese merhaba arkadaşlar. Irvin D. Yalom tarafından kaleme alınan ''Nietzsche Ağladığında'' kitabının yorumlarını paylaşacağım bugün sizlerle. 

          Kitabın başkarakterlerinden olan Dr. Breuer büyük bilim adamları, sanatçılar ve düşünürlerin özel doktorudur. Bir tanı doktoru olan Dr. Breuer 40 yaşlarında, başarılı ve  cömert bir insandır. Mathilde isimli güzel bir eşi ve beş çocuğu vardır. Muayenehanesi Viyana'dadır. 

          Bir gün eşi ile birlikte tatil amaçlı Venedik'e gider. Lou Salome isimli Rus bir kadından aldığı nota göre, Alman felsefesinin geleceği tehlikededir. Bu amaçla Dr. Breuer ile buluşmak ister. Lou Salome, buluştuklarında çok sevdiği dostu Friedrich Nietzsche'nin ümitsizlik içinde olduğunu, kendisini öldürmesinden korktuğunu söyler. Onun ölümünün Avrupa kültürü için çok ciddi sonuçlar doğurabileceğinden bahseder. Ve bu konuyla ilgili olarak Nietzsche'ye söylememesi koşuluyla onu tedavi etmesini ister.

           Lou Salome'nin erkek kardeşi Jenia Salome, bir tıp öğrencisidir. Bir gün Dr. Breuer'in verdiği eğitime katılır. Dr. Breuer'in bu eğitimde anlattığı Anna O. kod isimli bir hastasına uyguladığı tedaviden etkilenir. ''Baca temizliği'' ismini verdiği bu tedavi yönteminde Anna O. isimli hasta duygusal katarsis yaşayarak hastalığını yenmiştir. Fakat sonrasında hastalığı tekrarlamıştır. Gerçek adı Bertha olan hasta, bazı hoşa gitmeyen söylemlerde bulunduğu için Dr Breuer tedaviyi yarıda kesmek zorunda kalmıştır. Bertha, Dr. Breuer'in zayıf noktasıdır, ona ilgi duymaktadır. Saplantılı bir tutkuyla ona aşıktır.

           Lou Salome, Dr. Breuer'in Anna O.'ya uyguladığı tedaviden kardeşinin çok etkilendiğini söyler. Bu yüzden Nietzsche'nin de ümitsizliğini iyileştirmesini ister. Ve Dr. Breuer, Lou Salome'nin güzelliğinden, kendine emin duruşundan, açık sözlü oluşundan, özgür ruhlu oluşundan etkilenerek kafasında bazı endişeleri olsa da teklifi kabul eder.

          Breuer, Venedik tatilinin ardından Viyana'ya döndükten kısa bir süre sonra muayenehanesine Nietzsche gelir. Fiziksel rahatsızlıklarından bahseder. Breuer, Nietzsche'ye migren teşhisi koyar. Fakat Breuer'in asıl iyileştirmek istediği Nietzsche'nin psikolojisidir. Bu konuda çok ketum olduğunu bildiği için bir plan yapmaya başlar. Nietzsche'nin rahatsızlığını kendi rahatsızlığıymış gibi göstermeye çalışır. Bir diğer deyişle hastaymış gibi rol yapar. Nietzsche'nin migrenini iyileştirmesine karşılık kendi ümitsizliğini iyileştirmesini ister ve bu amaçla ücretsiz olarak kliniğe yatmasını teklif eder. İlk etapta Nietzsche buna pek yanaşmasa da yoğun bir migren krizinin ardından bu teklifi kabul eder. Karşılıklı iyileştirme esasına dayalı bu anlaşma birçok olayın dönüm noktasıdır. Olayların seyri bu andan itibaren başlar.

          Bir psikiyatrist olan Irvin D. Yalom, müthiş kalem gücüyle edebi duygusallığı okura büyük bir hazla yaşatarak, tıp terimlerinden uzakta, okurun anlayabileceği bir dille psikanalizi en iyi şekilde aktarıyor. Sigmund Freud ile Breuer'in bilinç dışına ve rüyalara yönelik sohbetleri, Breuer ve Nietzsche'nin tanrısızlığa, felsefeye ve kendini keşfetmeye yönelik konuşmaları, Breuer ve Max'in satranç turnuvaları en etkileyici biçimde anlatılıyor. Yahudilere yönelik yapılan haksızlıklar da bu sohbetler içerisine serpiştiriliyor.

          Kitapta anlatılan birtakım olayların kurgu olmasına karşılık, bir kısmı da gerçektir. Yaşanmışlık koktuğu için ilgi çekicidir. Hayata dair mutsuzluk, yalnızlık, acı, keder, ümitsizlik, tatminsizlik, tutku, aşk, nefret, ihtiras ve dostluk duyguları kitapta en yoğun ve derin haliyle Nietzsche ve Breuer arasındaki diyaloglarda veriliyor. ''İnsan neden ümitsizdir?'' ve ''İnsan ümitsizlikten nasıl kurtulabilir?'' sorularının cevabı bu diyaloglar arasında gizlidir. Bir diyalogtan binlerce aforizma çıkıyor. Sorgulamayı seven, felsefeye, varoluşa ilgisi olan tüm okurların bu romanı okuması gerektiğine inanıyorum.

        Anlatım dili sade ve akıcı olan kitap, içerdiği satırlarla yoğun anlamlar taşıyor. Bu açıdan iyi anlaşılabilmesi için defalarca okunması gerekiyor. Başlı başına bir başyapıt olan bu eser, çok satanlar listesinde uzun süre kalmıştır. Irvin D. Yalom, kitabını öğretici roman olarak nitelendirmiştir. 19. yüzyıl Viyana'sı bu romanla anlatılıyor. Çok etkilenerek okuduğum ve kendime çok değerli öğretiler kattığım bu şahane kitabı mutlaka tavsiye ediyorum arkadaşlar.

        Altını çizdiği satırları sizlerle paylaşmak isterim:

        ''Sırf bakmayı ihmal ettiği için yaşamında neler kaçırdığını düşündü. Yoksa bakmış da görememiş miydi?''

        ''Sizden iyileştirmenizi istediğim Nietzsche'nin bedeni değil, ümitsizliğidir.''

        ''Bir insanın kendine karşı en büyük ödevi hakikati keşfetmektir.''

        ''Ümit kötülüklerin en kötüsüdür, çünkü işkenceyi uzatır.''

        ''Ölümün son iyiliği, bir daha ölümün olmamasıdır.''

        ''Yalnızlık, hastalıkların üreyebileceği en uygun ortamdır.''

        ''İnsanın bütün eylemleri kendisine yöneliktir, bütün hizmetleri kendine hizmettir, bütün sevgisi kendini sevmesindendir.''

         ''Zira aslında kimse kimseye yardım edemez; insan kendine yardım etme gücünü kendi içinde bulmalıdır.''

          ''Bazı filozoflar ölümlerinden sonra doğarlar!''

          ''Bütün tehlikesine rağmen bir kez bile özgürlüğü tadamadan ölümle yüz yüze gelmek ne acı!''

          ''Yine de en çok çiy damlası, en sessiz gecede düşer, biliyorum.''

          Bol kitaplı günler, sevgiyle...

Comments


Featured Review
Daha sonra tekrar deneyin
Yayınlanan yazıları burada göreceksiniz.
Tag Cloud
Henüz etiket yok.
bottom of page