top of page

KIRIK KALEMLİ KADINLAR


Ilık bir bahar akşamından herkese merhaba arkadaşlar. Çok değer verdiğim bir dostumun hediye ettiği ''Kırık Kalemli Kadınlar'' kitabının yorumunu paylaşacağım bugün sizlerle. Marmara Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nde görev yapmakta olan Murat Koç tarafından kaleme alınan bu kitabın beni derinden etkilediğini belirterek sözlerime başlamalıyım.

19. yüzyılın İstanbul'unda geçen roman, başta Nigar Hanım olmak üzere Makbule Leman, Fatma Aliye, Emine Semiye gibi ilk yazı öncüleri olan kahramanların hayatını konu alır. Biyografi türünde yazılan ve belgeler ışığında kurgusal bir bakışla ilerleyen kitap Trablusgarp Savaşı, Balkan Savaşları ve Meşrutiyet dönemlerini ele alarak o dönemdeki toplumsal değişim ve dönüşüm sürecinde kadın yazarların yaşadıklarını, aralarındaki dayanışma ve mücadeleler üzerine yoğunlaşarak okuyucuyu o dönemlere götürür.

Hikayemizin başkahramanı Nigar Hanım, Boğaziçi'nin tabiatından insana geçen estetik ve zarafeti en iyi taşıyanlardan biridir. Soylu bir ailenin kızıdır. Çocuk yaşta gelin olan Nigar Hanım, eşi İhsan ve görümcesi Besime Hanım tarafından zulme terk edilmiştir. Eşi İhsan tarafından aldatılmış, yarı yolda bırakılmış, teselliyi yazmakta ve musikide aramış, yazdıkça acılarını bir kez daha yaşamış, aşktan ve çocuklarından yana yüzü gülmemiş çaresiz bir kadındır. Evliliğini bitirmek zorunda kaldıktan sonra çocuklarından da ayrı kalmıştır. Önce erkek kardeşi Ali'yi, ardından annesi ve babasını kaybetmenin derin hüznü ile yalnızlığa mahkum edilen Nigar Hanım şiir yazmaya kendini adamıştır. Istırap dolu günlerine günlüğünde yer vererek acılarını hafifletme yoluna girmiş, o dönemin ilk yazı öncüleriyle toplantılar yaparak paylaşımlarda bulunmuştur. Bu kadın kahramanlar sadece kendileri için değil, sonraki kadın nesli için yaşamışlar, şahsi ıstıraplarının yanı sıra memleket meselelerinin de imdadına koşma yolunu seçmişlerdir. Yaşama ve yazma cesaretleri, tüm kadınlara örnek olacak niteliktedir. Ahmet Mithat'ın kadınlara yazma konusundaki rehberliği ve öncülüğü de takdire şayandır.

Kitabın dili çoğunlukla anlaşılır olmakla beraber divan edebiyatından cümleler de içermesi bakımından edebi yönü ağır basmaktadır. Bu açıdan çok kıymetli bir eser olduğunu söyleyebilirim. Akıcı anlatıma sahip kitabın içerdiği hüzün, ıstırap, gurur, incinmişlik, yalnızlık temalarını kadın kahramanlar üzerinden okuyucuya aktarması gerçekçi kurgusuyla ilgi çekicidir. Duygu yüklü satırları ile kendisine çeken kitap, yazma konusunda hevesi olan kadınlara bir öncü niteliğindedir. Vicdan sahiplerini kendisiyle beraber bütün kadınların yaşadıklarına kulak vermeye çağıracak olan bu eser sayesinde kalemleri kırılmış, yaşama hevesleri ellerinden alınmış kadınların yeniden can bularak ayağa kalkmalarına şahit olacaksınız. Benim gibi yazmaya hevesli, ruhunda biriktirdiklerini kalemiyle sunmaya çalışan, sanata, müziğe düşkün arkadaşlarımın da ilgisini çekeceğini ve ilham alacağını düşündüğüm bu muazzam eseri okumalarını kesinlikle tavsiye ediyorum.

Kitapta pek çok altını çizdiğim satır bulunmakla beraber en çok beğendiklerimi paylaşmak isterim:

''Kadın yazarların yetişmesi için mücadele ettim. Çünkü kadınların kendi meselelerini kendi kalemleri vasıtasıyla daha iyi anlatacağı fikrine taraftarım.''

''Makbule Leman'ı düşünün, hasta yatağında tek sığınağı kalem ve edebiyat olmuş.''

''Yazmak, onun için yaşamakla aynı anlamı taşıyordu.''

''Bazen toplum kırdı kalemimizi bazen de biz birtakım hassasiyetler yüzünden kendi kalemimizi kendimiz kırdık. Kalem dile gelse aslında bu durumu en iyi o anlatır. Belki de gerçek şu: Kalbimiz kırık olduğu için kalemimiz de kırık kaldı.''

''Yazmak insanın kendi kendini tedavi etmesi için en iyi çaredir.''

''Terkedilmiş kadın kimliğinden, kadın yazar kimliğine geçtim, İhsan'ın ve ablasının bana yaşattığı bütün acılara rağmen yeni bir kimlikle var olabileceğimi ortaya koydum.''

''Kalemim ve notalar en sadık dostlarımdı. Kelimeler, sesler beni hiçbir zaman yalnız bırakmadı.''

''Bizler hayatta kaybettiğimizi edebiyatta bulduk. Bu az da olsa teselli getirdi.''

''Dünyada en mesut ölüm, bir insanın mücadelesini verdiği şeylerin gerçekleştiğine tanık olduktan sonra gelen ölümdür.''

''Yangın da olsa İstanbul benim...Benim ruhumda daha ağır yangınlar da olsa ben İstanbul'um.''

Bol kitaplı günler, sevgiyle...

Comments


Featured Review
Daha sonra tekrar deneyin
Yayınlanan yazıları burada göreceksiniz.
Tag Cloud
Henüz etiket yok.
bottom of page