top of page

KARMAŞIK DUYGULAR


Güzel bir Mayıs akşamından herkese merhaba arkadaşlar. Uzun süredir blogumda eserlerine yer vermediğim, tutkulu okurların yazarı Stefan Zweig'dan ''Karmaşık Duygular'' eserinin yorumlarını paylaşacağım bugün sizlerle.

Kitap, ''Ormanın Üzerindeki Yıldız'', ''Erika Ewald'ın Aşkı'', ''Unutulmuş Düşler'', ''Alacakaranlık Hikayesi'', ''Zıt İkizler'', ''Bir Yüreğin Çöküşü'', ''Karmaşık Duygular'' olmak üzere yedi farklı hikayeden oluşmaktadır. Her biri gün yüzüne çıkaramadığımız, içimizde yaşadığımız gizli tutkuları, toplum baskısıyla sindirilmiş hayalleri konu alan hikayeler.

Betimlemelerin ve psikolojik çözümlemelerin üstadı olan Stefan Zweig, bu eserindeki birbirinden farklı öyküleriyle okura yine bir duygu karmaşası yaşatıyor. Aşk, tutku, sevgi, umut, pişmanlık gibi mutlu eden ya da yakıcı duyguları, bu duyguların karakterleri nasıl etkilediklerini kendine has tarzıyla okura sunuyor.

En sevdiğim yazarlardan biri olan Zweig'ın eserlerini okurken kendimi bir duygu denizine bırakıyorum ve okudukça o denizde kayboluyorum. O kadar güçlü ve akıcı bir anlatıma sahip ki eserlerini okuduğumda zamanın nasıl geçtiğini anlayamıyorum. Kitapta yedi farklı öykü bulunduğu için ve her birini ayrı ayrı yaşamak istediğimden günlere bölerek okudum. Karakterlerin bastırdıkları duyguların altında ezilmeleri ile ben de hüzünlendim, derinlere daldım. Olağanüstü ve duygu yüklü betimlemeleri de beni kendine çeken bir diğer unsurdu. Zaten Zweig'ın eserlerini okuyanlar bilir ki bu betimlemeler olmazsa olmazıdır öykülerinin. Uzun bir ara vermiştim Zweig okumaya. Farklı yazarlarla da tanışmak ve size tanıtmak istedim. Fakat Zweig'a yeniden başladım ve yine etkisi altına girdim ve biliyorum ki henüz karar vermesem de bir sonraki kitap yorumum da Zweig'dan olacak.

Kitabın içerisinde neredeyse bütün duygular mevcut ve bu duyguların hepsi karmaşık ve iç içe. Fakat melankoli duygusunu en yoğun şekilde okura sunuyor. Son öyküsü ''Karmaşık Duygular''da öğretmenine büyük bir hayranlık ve sevgiyle bağlanan bir gencin öyküsünü anlatıyor. Öğrencisinin desteğiyle ruhsal olarak devinim yaşayan profesörün ve eşinin geçmişten gelen sırlarının varlığı kitabı ilginç hale getiriyor ve dramatik bir şekle çeviriyor. Son ana kadar devam eden belirsizlik sayesinde kitap daha da sürükleyici bir hal alıyor. Son öyküsü, kesinlikle kitabın isminin hakkını veriyor ve okura karmaşık duygular yaşatıyor. Yedi hikayeden en beğendiğim sonuncusu oldu.

Kitaptan altını çizdiğim satırları sizlerle paylaşmak isterim:

''Bu sözcükler ona, yetersizliğin ve belirsizliğin içinden bereketin işaretlerini bulması için armağan edilmişlerdi.''

''Genç adam, ellerinde kalan en son şeyi bile muhteşem bir savurganlıkla sanat için tüketen ve bütün duygularını müziğin güzelliğine katan insanların, yaşamın içinde ciddi ve kapalı durduklarını, kendilerini yalnızca anlayan birine açtıklarını biliyordu.''

''Melodinin hoşluğu onu bilmediği dizeleri birlikte söylemeye sevk etmiş, farkına bile varmadan çok hafif bir sesle diğerlerine katılmıştı. Her şeyin yeniden güzelleşip şenlendiğini hissediyordu sadece, ilkbaharın çiçeklenişini ve kendi dans eden yüreğini yeniden hissediyordu.''

''Bütün tutkuların ve özlemlerin yörüngesinde uyuduğu, bütün hastalıkların ve çirkinliklerin, gizil güçler barındıran tatlı suyunun içinde bir atık tabakası gibi çözülüp gittiği mucizevi bir kaynağa benzeyen o büyük huzurdan daha bereketli ve mutluluk verici bir şey olabilir miydi sanki. O halde bütün bu kavgalar ve kazanma çabaları niyeydi? O halde kimseyi azat etmeye yanaşmayan ve asla yorulmak bilmeyen bu yakıcı özlem niyeydi?''

''Bazı insanlar dünyaya aşk için gelmezler, kavuşmanın acı verici mutluluklarını taşıyamayacak kadar zayıf oldukları için onlarda sadece beklentinin kutsal ürpertisi vardır.''

''Belki de aşkın en güzel, en dingin anları bu insanı kendinden geçiren solgun düşlerdedir.''

''Yaşadığımız anların haddi, hesabı yoktur, ama yine de bütün iç dünyamızı altüst eden, her zaman tek bir saniye, tek bir an olur ya, işte o an, daha önce bütün özsuları içine çekmiş olan çiçeğin şimşek çakar gibi kristalleştiği andır.''

''Daha okul sıralarındayken, umursamaz ellerin otopsi yapmak üzere deştikleri bir ölü zihinler galerisine düşmüş olduğum kuşkusuna kapılırdım.''

''Bu kadarı mümkün müydü? İnsan bir gün o kadar genç durup ertesi gün tam tersine dönebilir miydi? Sözle birlikte yüzün de formunu değiştirip onlarca yıl gençleştiren böylesine ani ruh kabarmaları olabilir miydi?''

''Ah bunu nasıl da hissediyordum şimdi, kendi coşkusunun patlaması için bizim coşkumuza, kendi taşkınlığı için bizim açıklığımıza, heyecandan gençleşmek için bizim gençliğimize ihtiyacı vardı.''

''Hayır, hayır, neye özlem duyduğumu hiçbir zaman net olarak söyleyemeyeceğim; ne istediğimi, ne beklediğimi, neyin peşinde olduğumu, o derin bağlılığımla ondan nasıl bir ilgi belirtisi umduğumu asla bilemeyeceğim.''

''İnsanın kendinden kaçışının korkunçluğunu, çıkmaz sokakların ve dipteki dünyaların dehşetine kaçmanın ne olduğunu şimdi görüyordum.''

Etkisi üzerimde uzun süre devam edecek muazzam bir kitapla yolculuğa çıktım. Sizlerin de severek okuyacağınızı düşünüyorum. Mutlaka tavsiye ediyorum. Bol kitaplı günler, sevgiyle...

Comments


Featured Review
Daha sonra tekrar deneyin
Yayınlanan yazıları burada göreceksiniz.
Tag Cloud
Henüz etiket yok.
bottom of page