top of page

KAFKA


Güzel bir akşamdan herkese merhaba arkadaşlar. Bugün, efsanevi çizer Robert Crumb ile David Zane Mairowitz'in güçlü metni aracılığıyla buluşan grafik roman türündeki ''Kafka'' kitabının yorumlarını paylaşacağım sizlerle.

1883-1924 yılları arasında yaşamış olan Franz Kafka, politik kargaşaların var olduğu bir dünyada, aile hayatının karanlık dehlizlerinde sancıyla sürdürdüğü kısa yazarlık yaşamıyla edebiyat tarihine damga vurmuştur. Dünyayı göz kamaştırıcı netlikte gören yazar için eserlerinde kendi savaşını vermenin ilhamı vardır. Büyük üstadın tahayyülüne derin bir yolculuk için ''Kafka'' eserinin mükemmel bir seçim olduğunu söyleyebilirim. Kafka'nın iç içe geçmiş yaşamı ile çağın en önemli politik, felsefi, kültürel, hukuki meselelerine dokunan eseri, tehlikeli labirentlere dalmaktan ve onları deneyimlemekten korkmayan okurlar için en önemli başvuru kaynaklarından biridir. Kendi savaşını vermenin ilhamını, Robert Crumb'ın müthiş ikonik çizgilerinde bulabilirsiniz.

''Kafka'', kült yazarın eserlerine, günlüklerine, notlarına ve etkilerine odaklanmaktadır ve işaret ettiği şeyi aydınlatmak yerine karanlıkta bırakmaya cesaret eden bir yansımasını okura sunmaktadır. Yeraltının karanlık dehası Robert Crumb, yazar David Zane Mairowitz ile giriştiği ortaklıkta, ''gecelerin gececil yazarı'' Franz Kafka'nın tüm insanlık tarihinin en zor hesaplaşılır eserlerini bir deneyime dönüştürmektedir. Eserleri ve hayatı arasındaki sınırın belirsiz ve ince olduğu bir yazar olan Kafka'nın grafik biyografisini kurmanın ve bunu bir anlatıya dönüştürmenin sonucu, baştan sona kadar yüzyılın en dramatik ve politik olaylarına tanıklık eden bir yapıt haline gelmektedir.

Çek olarak doğmuş, Almanca konuşan ama ne Çek ne Alman olan Kafka gibi biri için, net bir kültürel kimliğin şekillenmesi pek kolay olmamıştır. Dünyevi gerçekliğin dünyevi olmayan bir gerçeklikle devamlılık halinde olduğu ve Tanrı'nın her yerde ve kolaylıkla ulaşılabilir mistik bir tarafa sahip olduğu hasidizm Kafka'yı özellikle etkilemiştir ve hikayelerinde de bunun etkisi gözlemlenmiştir.

Kendisiyle bile ortak bir yanı olmadığını savunan Kafka, Yahudilerle ortak bir yanı olmadığını her daim dile getirmiştir. Derin bir melankoli ve gülünç bir kendini alçaltma, yazarda neredeyse birlikte işlemektedir. ''Kafkaesk'' olan, genellikle dehşet ve acı nosyonları ile doludur.

Babası Hermann Kafka, yazarın hayatında bir ''korku'' figürünü ifade etmektedir. Başkalarına duyduğu korkuyu soğurma ve asıl kaynak yerine kendine yöneltme kapasitesi eserlerinin özünü oluşturmaktadır. ''Dava'', ''Şato'' gibi romanlarında ortaya çıkan aşkın iktidar düşüncesi, Hermann Kafka ile başlatılabilir. Babasına duyduğu korku, kendine karşı bir alçalma düşüncesine ya da psikosomatik bir hastalığa dönüşmüştür. Yazmak, Kafka için hem babasından kaçmanın hem ondan intikam almanın yoluydu. Tek çözüm, uygulandığı anda onu dünyadan çekip çıkaran ve ona tam bir kavrayış kazandıran bir kendi kendini hipnoz ya da ''kendi içine doğru gerçekleştirilen bir yolculuk''tu.

Kafka'nın eserlerinin incelendiği ''Kafka'' kitabı sayesinde yazarın okumadığım eserlerinin de temelinde hangi duygularla yazılmış olduğuna tanıklık etmiş oldum. Bu açıdan oldukça doyurucu, derin ve faydalı bir eser olduğunu söyleyebilirim. ''Dönüşüm'' eserindeki kendi ailesine karşı hissettiği yetmezlik duyguları beni en çok etkileyen psikolojik çözümlemeydi.

Eserlerini iktidar üzerine yazmaktadır. Teslimiyet ve aşağılanma üzerine. ''Dava'' eseri, ''Kafkaesk'' kavramının kaynağıdır. Gecelerin yazarı Kafka'nın bizzat kendi karabasanlarını birebir ve fazla duygusallaşmadan anlattığı, kara mizah yüklü bir hikayedir.

''Milena'ya Mektuplar'' eseri dolambaçsızdır; önceden beri süregelen müphemlik ve kendi hor görme azalmıştır. Bu mektuplar, Milena'nın, Kafka'nın içindeki özlemin ve Milena'ya duyduğu isteğin farkına varmasını sağladığı hissini uyandırmaktadır. Kafka'nın şu sözü beni derinden etkiledi: ''Ben kirliyim Milena, fazlasıyla kirli; temizliğe bu denli saplantılı oluşum bu yüzden. Hiçbir şarkı cehennemin derinliklerinde söylenenden daha saf ve temiz olamaz.'' Milena muhtemelen Kafka'nın gerçekten aşık olduğu tek kadındı.

Kısa süreliğine bir çiftçi olmayı düşünen Kafka, bunu şu sözleriyle ifade etmiştir: ''Bir çiftçi ya da zanaatçı olarak Filistin'e gitme hayalleri kurdum...Güvenlik ve güzellik içinde anlamlı bir hayat bulmak için...Rendelenmiş ağaç kokusunu seviyorum, testerelerin şakımasını, çekiçlerin vuruşunu...Zihinsel işler insanı topluma yabancılaştırıyor.''

Verem hastalığına yakalanıp genç yaşta vefat eden yazarı yıllarca görmezden geldikten ve toplumdışı ilan ettikten sonra, yeni Çek Cumhuriyeti, sonunda bu tuhaf Yahudi evladını keşfetmiş, onu bir tehdit olarak görmeyi artık bırakıp aniden paraya tahvil edilebilir bir turist çekim merkezine dönüştürmüştür. Hayat ne kadar da ironik...

Şahane bir grafik roman olan ''Kafka'' ile beni derinden etkileyen Kafka'nın eserlerine farklı bir bakışla bakma ve hayatını küçük yaştan itibaren tanıma imkanı bulduğumu söyleyebilirim. Crumb'ın çizimleriyle birleşerek muhteşem bir kitap ortaya çıkmış. Kesinlikle ama kesinlikle okumanızı tavsiye ediyorum. Bol kitaplı günler, sevgiyle...

Comments


Featured Review
Daha sonra tekrar deneyin
Yayınlanan yazıları burada göreceksiniz.
Tag Cloud
Henüz etiket yok.
bottom of page