İPEK SABAHLIK

Güzel bir bahar akşamından herkese merhaba arkadaşlar. Eserlerini okumaktan büyük keyif aldığım, kalemini çok beğendiğim yazar Osman Balcıgil'in ''İpek Sabahlık'' kitabının yorumlarını paylaşacağım bugün sizlerle.

Suat Derviş, Osmanlı Devleti'nin son döneminin ve Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk kadın gazetecilerinden biridir. Romanları Avrupa'da da yayımlanan, dönemin en iyi yazarlarından biridir. Varlıklı bir aileye mensup olup, konservatuvar eğitimi için ablası Hamiyet ile Berlin'e gönderilmiştir. Nazım Hikmet, en yakın çocukluk arkadaşıdır ve Suat Derviş'in ''Hezeyan'' isimli ilk şiirini Alemdar gazetesine göndererek arkadaşına sürpriz yapmıştır. Şiir, gazetenin başköşesinde yayımlanmıştır.

Çok sayıda roman, makale yayımlayarak hayatını kazanan yazar, savunduğu fikirler yüzünden birçok kez gözaltına alınmıştır. Almanca ve Fransızcayı çok iyi derecede konuştuğu için çeviriler de yapmıştır. Refet Paşa'yla ilk konuşan gazeteci olmuş, Lozan Konferansı'nı yapıldığı yerde takip etmiş, romanları yayımlanmış, önemli bir gazetenin kadın sayfasının yönetimini üstlenmiştir.

''Kara Kitap'', ''Ne Bir Ses Ne Bir Nefes'', ''Buhran Gecesi'' ve ''Fatma'nın Günahı'', Suat Derviş'in ilk dört eseridir. Bu eserlerini yirmili yaşlarda yazmıştır. Her geçen gün daha çok yazarak, kendisini daha çok geliştirerek birçok eser vermiştir. Bıkmadan usanmadan yazmıştır. Geldiği aile ve gazetecilik mesleği mesleği sayesinde, ülkesini en elitinden en avamına kadar tüm kesimleriyle tanıdığı için, zenginliğe ve fakirliğe, bilgeliğe ve cahilliğe dair bir fikri olan yazar gözlemlerini kendi deneyimleriyle birleştirerek fikirlerini savunmaktan asla vazgeçmemiştir. Fikirleri yüzünden birçok kez aforoz edilse de umutsuzluğa kapılmamış, her daim çalışmaya, çabalamaya devam etmiştir.

Birinci Dünya Savaşı, İkinci Dünya Savaşı, Milli Mücadele dönemleri gibi zor dönemlerde savaşa karşı en iyi barışla, edebiyatla karşı durulacağını düşünmüştür. İşçi sınıfının örgütlenmesi, savaşa karşı çıkılması düşüncelerini yıllardır savunmuştur. Yazıyor olmak, içinde bulunduğu gerçeklikten de uzaklaşmasını sağlamış ve ona iyi gelmiştir.

''Ankara Mahpusu'', Fransa'da yayımlanan ilk Türk romandır. Siyasi şube tarafından derdest edilip sorguya çekilmesi, hücrede ve mahkeme salonunda geçen günler, Ankara'ya nakledilmesi yeni eser ortaya koymasına engel olmamıştır Suat Derviş'in. İkinci Dünya Savaşı'ndan önce Almanların Suzet Doli'si, Fransızların Suat Dervish'i olmuştur.

Biri güreşçi, biri romancı ve diğeri gazeteci olmak üzere üç tane evlilik yapmıştır. Kısa süren bu evlilikleri, genç yaşında yaptığı evliliklerdir. Dördüncü evliliği ve en çok sevdiği eşi Mustafa Kemal Atatürk'ün teyzesinin oğlu Reşat Fuat Baraner ile olan evliliğidir. Eşinin hapishanede geçen günlerinde ona destek olmuş, her zaman umutla özgürlüğüne kavuşacağı günü beklemiştir. Onlarca kez sinemaya ve sahneye uyarlanan ''Fosforlu Cevriye'' isimli romanında hayatının aşkı Reşat Fuat'ı betimlemiştir.

431 sayfadan oluşan ''İpek Sabahlık'', muhteşem akıcı dili ve anlatım tarzıyla okurların ilgisini çekecek niteliktedir. Tarihte dönüm noktası olan olayların anlatıldığı kitap, tarihseverler için muhteşem bir rehber niteliğindedir. Dönemin çok sayıda önemli yazar, gazeteci, siyaset insanlarına dair okurlara ışık tutmaktadır. Suat Derviş'in hayatını anlatmanın yanı sıra gizli kalmış pek çok konuya açıklık getiren ve bilgi veren bir kitaptır. Osman Balcıgil, bu eserinde de farkını ortaya koymuştur. Küçük bir itirafta bulunmam gerekirse kitabı okurken iki ayrı yerde çok duygulandım. Birincisi, Hiroşima'ya atom bombası atılması sonucu lösemiye yakalanan küçük kız çocuğu Sadako Sasaki için Nazım Hikmet'in kaleme aldığı şiiri okurken ve ikinci olarak da Nazım Hikmet'i-çocukluk arkadaşını-kaybetmesi sonucu Suat Derviş'in acı çekişini okurken gözyaşlarıma hakim olamadım. Kitabı çok ama çok beğendiğimi gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. Kesinlikle tavsiye ediyorum.

Kitapta altını çizdiğim satırlardan biriyle sözlerime son veriyorum:

''Masanın üzerinde duran saate göz attı. Ne çok düşünmüş, ne az yazmıştı!''

Bol kitaplı günler, sevgiyle...