top of page

FARSALYA


Güzel bir yaz gününden herkese merhaba arkadaşlar. Üniversite mimarlık bölümünden arkadaşım Ahmet Afşin Küçük ve İbrahim Kürşad Acar tarafından kaleme alınan ''Farsalya'' isimli kitabın yorumlarını paylaşacağım bugün sizlerle.

Yılmaz, Yasin, Semih, Ümit ve Kürşad çok samimi beş arkadaştır. Her akşam aynı parkta buluşarak her konu hakkında beyin fırtınası yaparlar. Birkaç sene önce, yaşadıkları mahalleye istilacılar musallat olmuştur. Mahallenin eski günlerini hatırından çıkaramayan bu beş dost bir gün yine parkta buluşurlar. Aynı yoldan gidip farklı bir yere varılamayacağının bilincindedirler. Her şeyin ama her şeyin değişmesi gerektiğine inanırlar. Tekdüzelikten, aynılıktan sıkılan Yılmaz, arkadaşlarıyla yaptıkları sohbetin ardından eve giderek düşüncelerini yansıtan bir öykü yazmaya başlar. ''Farsalya'' isimli bir öyküdür bu.

Farsalya, nüfusu 150 olan bir kasaba halkının yaşantısını ele alan bir ütopya denemesidir. Ütopya, düşlenen bir dünya ve ideal bir toplumdur. Bir farkındalığın zemini, ekolojiye saygının ve çözüm üretmenin öyküsüdür. Taklitlerden uzak, tarihte yapılan hatalardan ders almanın, değişime kucak açmanın öyküsüdür. Farsalya'da öğrenmek yaşamaktır ve tüm canlılarla dünyayı paylaşmaktır. İnsanların hayatlarının her anında hissettikleri merak duygusu, onları her şeyi öğrenmeye ve sorgulamaya yönlendirir. Bir günün 24 saatlik dilimi 4'e ayrılır Farsalya'da. Altı saatlik dilimde tek bir iş yapılabildiği gibi altı farklı iş de yapılabilir. Herkesin her şey hakkında bilgisi vardır. Bu yüzden bir kişi tekdüze, bir işi yapmaz. Hemen her konuda bilgili ve donanımlı oldukları için iki saat metal işinde, sonraki üç saat yazılım işinde ve son bir saat el becerilerinde çalışabilirler.

Farsalya'da hayal gücü çok önemlidir, daima üretim vardır, hayvan haklarına saygı vardır. Bilginin saklanması ayıplanan bir durumdur. Bilgi tek güçtür. Su asla israf edilmez. Yağan yağmur suyu ayrı bir yerde toplanıp arıtılarak kullanılır. Evde teknolojik cihazlar kullanılmaz. Bilgisayarlar ayrı bir yazılım merkezindedir. Evlerin kilitleri yoktur. İnsanların birbirlerine güvenleri tam olduğundan kilitleme ve telle çevirme gereği duymazlar. Her birey istediği zaman istediği evde yaşama hakkında sahiptir. Kısıtlama yoktur. Farsalya'daki yaşamda özgürlük ve bilgi esastır. Doğayla iç içe yaşam vardır, toprağa basarlar, bolca meyve tüketirler. Eğitim sisteminde ezbere öğrenmek yerine uygulayarak ve yaşayarak öğrenmek vardır. Umudun ve mutluluğun kasabasıdır Farsalya.

Öykü içinde bir öykü kitabı olan Farsalya'daki beş karakterin yeni bir dünya kurabilmek adına verdikleri değişim mücadelesi, düşünüş biçimleri, umutlarının her daim varoluşu, bu yolda attıkları adımlar, aralarındaki dayanışma ve fikir birliği son derece dokunaklı, kalbe tesir eden, etkileyici bir ütopya denemesi şeklinde okura sunulmuştur. Okuru umuda yelken açmaya davet eden, okurun yalnız olmadığını her fırsatta dile getiren bu mükemmel eser çok samimi, çok akıcı bir dille anlatılmıştır. Sayfaların aralarında illüstrasyon sanatının da yer alması ve kitabın edebi yönünün güçlü olması kitabı daha ilgi çekici hale getirmiştir. Pek çok düşünür ve yazardan sözlerin de bulunduğu kitapta altını çizdiğim çokça satır olduğunu söylemeliyim.

Kitabın yazarlarından biri olan Ahmet Afşin Küçük, yazımın başında da belirttiğim gibi üniversiteden çok değerli bir arkadaşımdır. Sayısal bir bölüm olan mimarlıktan mezundur. Sayısalcı olmasına rağmen bu eserinde sözel ruhunu derinden konuşturmayı başarmış diyebilirim. Çok zeki, yetenekli ve edebiyata düşkün biri. Böylesine güzel bir eseri bizlerle buluşturduğu için kendisine ve arkadaşı İbrahim Kürşad Acar'a teşekkürlerimi sunuyorum.

Kitapta altını çizdiğim satırları sizlerle paylaşmak isterim:

''Düşündüklerinizin somut bir varlığa dönüştüğünü görürseniz, bilin ki doğru yoldasınız ve belki de dünyayı değiştirmeye başlamışsınızdır.''

''Her canlı yaşamayı, hem de varlığının doğuştan elde ettiği saygıyla yaşamayı hak ediyor. Şahsen ben bu hakkımı istiyorum! Bu bir ödül ya da bir lütuf değil! Ekmek kadar su kadar hakkımız: Yaşamak!''

''Aynı yoldan gidip farklı bir yere varmayı umuyoruz.''

''İnsan içinde ne çok anı tutuyor değil mi?''

''Maskeler. Maskeler cennetinde yaşıyoruz. Herkesin kendi eliyle yapmış olduğu bir maskesi var. O maskeyi takanlar sokakları ve caddeleri süslüyor.''

''Zaman ayağa kalkma zamanı! Düşünmek, uygulamak ve geliştirmek zamanı!''

''Delilik, akıl sağlığı bozuk bir dünyaya ayak uydurabilmek için yapılmış akılcı bir hamledir.''

''Eğer size otuz yıl sonrasını sorduğumda sadece kendi hayatınızı sizlere aşılandığı gibi sunuyorsanız bir sorun var demektir ve bu sorunun asıl sebebi düşlerimizin olmamasıdır.''

''Bize birkaç deli gerek. Şu akıllıların yol açtığı duruma bak!''

''Karanlıklarla çalışıyoruz, bilgisayarın veya ufacık telefonların ışıklarına gözümüzün ferini feda ediyoruz.''

''Bir deli gittiğinde, aklı eksilir dünyanın.''

Yine kitaptan bir alıntıyla sözlerime son veriyorum:

''Gelin mutluluklarımıza koşalım. Duvarlar örmeyelim. Kapılar açalım. Gönlünüzü soldurmayın! Baki muhabbet ile...''

Bol kitaplı günler...

Comments


Featured Review
Daha sonra tekrar deneyin
Yayınlanan yazıları burada göreceksiniz.
Tag Cloud
Henüz etiket yok.
bottom of page