top of page

DİRİLİŞ


İlkbahar mevsiminin ilk günlerinden herkese merhaba arkadaşlar. Rus edebiyatının muhteşem yazarı Tolstoy'un kaleminden ''Diriliş'' kitabının yorumlarını paylaşacağım bugün sizlerle.

Prens Nehlyudov ve yetim köylü kızı Maslova Katyuşa'nın çevresinde gerçekleşen olaylar, şiirsel bir dille Nedim Önal tarafından Rusça'dan çevrilerek Türkçe'ye kazandırılmıştır.

Katyuşa, Sofya Ivanovna ve Marya Ivanovna olmak üzere iki toprak ağası kız kardeşler tarafından hem bir hizmetçi hem de bir hanımefendi olarak büyütülmüştür. Bu iki kız kardeşin Prens Nehlyudov adında bir yeğenleri vardır. Nehlyudov on dokuz yaşında, Katyuşa on altı yaşındayken birbirlerine saf ve masum bir aşk beslemişlerdir. Ancak aradan yıllar geçince Nehlyudov, iki teyzesini ziyarete geldiğinde bambaşka duygularla Katyuşa'yı baştan çıkarıp onu yüzüstü bırakmıştır. Katyuşa'yı o günden sonra zor zamanlar beklemektedir.

Prens Nehlyudov'un iki teyzesi tarafından evden kovulan Katyuşa kötü bir hayatın içerisine sürüklenmiştir. Smelkov isimli bir taciri zehirleyerek, paralarını almaktan suçlanmıştır. Mahkumlarla ilgili karara varmak üzere jüri üyelerinden biri olan Nehlyudov, yıllar sonra Katyuşa'yı görür. Katyuşa'yı böylesine kötü bir hayata sürüklemekten kendisini sorumlu tutar ve vicdanıyla baş başa kalır. Katyuşa'nın suçsuz olduğuna tüm kalbiyle inanmaktadır ve onu bu hayattan çekip almak için, suçsuzluğunu kanıtlamak için her yolu dener. Kendisiyle evlenmesini ister. Fakat hapishanedeki mahkumlardan biri de Katyuşa'ya evlenme teklifi etmiştir. Bakalım Katyuşa'nın kararı ne yönde olacak? Katyuşa, hapishaneden kurtulabilecek mi? Okuyup görün isterim arkadaşlar.

Kitap, başkarakter olan Nehlyudov'un yıllar sonra Katyuşa'yı görünce kendisiyle yaptığı vicdan muhakemesini ve dirilişini konu edinmektedir. Adalet, suç, ceza ve mahkumların hayatı ve insanlık manzaralarından izler taşıyan kitap birçok yönden okuru sorgulamaya yöneltmektedir. Prens Nehlyudov üzerinden bu sorgulamalarına yer veren Tolstoy, toplum düzeninin değişmesi gerektiğini, kilisenin ve devletin bozulmalarının nasıl değiştirilebileceğini İncil'den kesitlere yer vererek vurgulamaktadır.

Tolstoy, diğer eserlerinde olduğu gibi bu eserinde de köy hayatından, köylülerin yaşayış biçimlerinden bolca bahsetmektedir. Ona göre, toprak kimsenin malı olamaz. Tıpkı havayı, suyu, güneş ışığını alıp satmak mümkün olmadığı gibi, toprak da satılamaz. Bu yüzden topraktan eşit pay almak herkesin hakkıdır. Bu tarz düşüncelerini Nehlyudov üzerinden okura sunmaktadır.

Sade, akıcı bir dille anlatılan kitap, farklı kurgusuyla Tolstoy'un usta kalemiyle birleşerek biz okurlarla buluşmuştur. Soyluların, köylülerin ve mahkumların yaşayışlarına yer verilen kitapta sosyal, toplumsal ve dini sorgulamalar ön plandadır. Okurken müthiş derecede etkilendiğim bu kitabı kesinlikle okumanızı tavsiye ediyorum.

Kitapta altını çizdiğim alıntıları sizlerle paylaşmak isterim:

''İnsanlar ırmaklar gibidir: Su hep aynıdır ama, ırmak kimi yerde dar, kimi yerde daha geniş olur. Bir yerde ağır akar, bir yerde hızlı, suyu bazen durudur, bazen bulanık, bazen soğuk, bazen sıcaktır. İşte insanlar da böyledir. Her insan kendisinde bütün insancıl niteliklerin, ya da kusurların özünü taşır.''

''İnsan kendi kusurunu vaktinde görebilirse ne iyi olurdu!''

''Daha yüksek bir amaç, var olan hayatları sürdürmek için yardım etmekti.''

Bol kitaplı günler, sevgiyle...

Comments


Featured Review
Daha sonra tekrar deneyin
Yayınlanan yazıları burada göreceksiniz.
Tag Cloud
Henüz etiket yok.
bottom of page