top of page

AŞK DOĞARKEN ÖLÜR


Güzel bir Temmuz ayından herkese merhaba arkadaşlar. Fahri Coşkun tarafından kaleme alınan ''Aşk Doğarken Ölür'' kitabının yorumlarını paylaşacağım bugün sizlerle.

Fahri Coşkun, aslen Rizeli'dir. Karikatüre ilkokul çağlarında evin duvarlarını çizerek başlamıştır. Usta bir mizah ve roman yazarıdır. ''Ceset Duvarları'' romanı sinemaya da uyarlanmıştır. Toplamda 28 adet kitabı vardır.

''Aşk Doğarken Ölür'' kitabında yazar, hayal gücünün sınırlarının ötesine geçerek çılgın bir kurgu oluşturmuş, aşkı ve hayatı anlamlandırmaya çalışmıştır. Kitabın dili sade, akıcı ve anlaşılırdır. Hayatı ciddiye almayan tarafı, gözlemleri ve bunları dile getiriş şekli ilgi çekicidir.

Kitabın başkarakteri Fethi, hem ressam hem yazardır. Yıllar önce portresini çizmek için vesikalık resmini aldığı Tigel isimli genç kadına aşık olur. Aradan on yıl geçmesine rağmen ona olan aşkını itiraf edemez, onu her fırsatta takip eder, yürüdüğü sokak ve caddelerden, sahaflardan geçer. Bir gün, anlık bir düşünceyle Tigel'e mektup yazmaya karar verir ve tanımadığı bir kadın vasıtasıyla bu mektubu Tigel'e ulaştırır. Mektubu, yıllardır sevdiği kadına ulaştırma macerası son derece eğlenceli ve sıra dışıdır.

Tigel ve Fethi arasında yakınlaşma başlar. İkinci kez buluşacakları sırada Tigel buluşmaya gelmez. Fethi karamsarlığa kapılır ve hüzün dolu düşünceler geçer zihninden. O esnada bir kaza geçirir. Olayların seyri bundan sonra başlar.

Aşkı anlamaya çalışan bir kahramanın serencamını gözler önüne seren kitapta, yazar zaman zaman dokunaklı ve şiirsel bir dil kullanır. Bazı satırlarda bizleri alıp çocukluğumuza kadar götürür. Samimi ve yer yer delice bulacağımız ifadeleriyle bizi kısa ve farklı bir yolculuğa çıkarır. Hayatı çok da sorgulamadan, bize sunduklarını kucaklayarak yaşamamız gerektiğini vurgular. Yazarla tanışma kitabım olduğunu söyleyebilirim. Mutlaka okumanızı tavsiye ederim.

Kitapta altını çizdiğim satırları sizlerle paylaşmak isterim.

''Öyle korkuyorum ki sevgimden, sevmek ağır bir işçilik, ince eleyip, sık dokumak gibi...''

''Köşedeki bakkal amcadan falım, tipi tip sakızı alır, papatya çiçeklerinin tanelerinde arardık mutluluğu; 'seviyor, sevmiyor!' O zamanlar bambaşkaydı her şey, büyük oyun parklarımız olmasa da, biz bir ağaçtan diğerine ip bağlar, salıncak yapar, sallanırdık. Şen şakrak sürerdik günlerimizi. Markaları, blucinleri bilmezdik, dövmeler yoktu oramızda buramızda...Dövdürmezdik kendimizi.''

''Bilge insan her zaman öğrenme ve öğretme kaygısıyla yaşardı, kaygısı olmayanın bireysel menkıbesi de olmazdı.''

''Korkma ölüm dediğin şey yeniden doğmaktır, bir başka diyarda!''

Bol kitaplı günler, sevgiyle...

Comments


Featured Review
Daha sonra tekrar deneyin
Yayınlanan yazıları burada göreceksiniz.
Tag Cloud
Henüz etiket yok.
bottom of page