top of page

ANKSİYETEYİ DENGELEMEK


Hoşgeldin Haziran! Yeni bir mevsim, yeni bir ay ve yeni umutlar... Yaklaşık üç aydır içinde bulunduğumuz zorlu süreci yeni bir başlangıçla geride bırakma temennisinde bulunarak daha önce tür olarak yorumlamadığım Carl Vernon tarafından kaleme alınmış ''Anksiyeteyi Dengelemek'' kitabıyla ilgili deneyimlerimi paylaşmak isterim. 15 yıl boyunca anksiyeteyle mücadele eden ve iyileşmenin yollarını arayan yazarımız Carl Vernon, aslında var olmayan cevapları aradığını fark eder ve bu uyanışıyla anksiyeteden muzdarip pek çok kişi için bir rehber niteliğinde olacak bu kitabı kaleme alır.

Korku, kaygı, tedirginlik, umutsuzluk, mutsuzluk, bitkinlik gibi semptomlarla başlayıp kişinin yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyen ve kişiyi özgür olmaktan mahrum eden bir bozukluktur anksiyete. Sırtınızda sizi kontrol eden, hayatınızı ona göre şekillendirmenizi isteyen bir yük hayal edin. Adım attığınızda o da sizinle geliyor ve tüm hayatınızı altüst ederek kararlarınızda başrolde yer alıyor. Peki hayat denilen bu enteresan oyunda onun başrolde olmasına kim izin veriyor? Cevap basit: Sen! Belki soracaksınız bu korkunç niteliklere sahip ''Anksiyete'' denilen bozukluğun bende olmasını ben niye isteyeyim ki? Kim ister böyle bir şeyi? İsteyen kişi aklını kaçırmış olmalı. Elbette haklısınız bunları söylemekte. Fakat bilmeniz gerekir ki dengede tutmayı başaramadığınız duygu ve düşüncelerinizin ürünüdür bu. Kullanılmayı bekleyen bir aklınız var. Öyleyse kullanın. Ne duruyorsunuz? Daha ne kadar süre izin vereceksiniz yıllarınızın yitip gitmesine? Kendinize gelmenin, hayatı kucaklamanın zamanı gelmedi mi sizce de?

Meditasyon, terapi, yüzlerce kişisel gelişim kitapları ve sonsuz sayıda seçenekleriniz mevcut. Fakat şunu bilmelisiniz ki bir kişiye iyi gelen bir yöntem diğeri için bir çözüm olmayabilir. Anksiyeteden kurtulup hayatınızın dönüm noktasının nerede ve nasıl gerçekleşeceğine karar verecek olan kişi sizsiniz. Elbette bu rahatsızlığı deneyimlemiş olan kişilerden alacağınız fikirler de değerli. Fakat yineliyorum ki sizi kurtaracak olacak yine sizsiniz. ''Düşünce gücü'' diye bir tabir duymuşsunuzdur. Bu gerçekten de mucizevi bir güç ve o güce sahibiz her birimiz. Bir terazi düşünün. Terazinin sol tarafında tüm kaygı ve korkularınız yer alıyor. Sağ taraf ise tüm iyi düşüncelerden yoksun bir şekilde bomboş. Böyle bir durumda DENGE'den söz edilebilir mi? Elbette hayır ve bu bir anda dengelenebilecek bir durum da değil. Zaman içerisinde sabırla, adım adım bir parça olumlu duygu ve düşüncelerinizden sağ tarafa koyduğunuzda denge yolunda adım atmış oluyorsunuz.

Gandhi'nin bir sözü vardır ve ben bu sözü günlük hayatta da çok kullanırım. Blog yazılarımın diğer yorumlarında da kullanmış olabilirim. İzninizle o sözü hatırlatmak isterim. ''Söylediklerinize dikkat edin; düşüncelere dönüşür. Düşüncelerinize dikkat edin; duygularınıza dönüşür. Duygularınıza dikkat edin; davranışlarınıza dönüşür. Davranışlarınıza dikkat edin; alışkanlıklarınıza dönüşür. Alışkanlıklarınıza dikkat edin; değerlerinize dönüşür. Değerlerinize dikkat edin; karakterinize dönüşür.'' Ne kadar da doğru bir söz! Baksanıza yıllardır kimseyle paylaşamadığınız, içinizde büyüttüğünüz duygu ve düşünceleriniz zamanla korku ve endişelerinize dönüştü ve sonra davranışlarınıza ve ardından alışkanlıklarınıza. Olumsuz alışkanlıklarınız hayatınızı zorlaştırdı ve şimdi de çözümler peşindesiniz. Bu duygu ve düşünceleri sizler yarattıysanız çözmek de sizin işiniz. Temele yani düşüncelere geri dönelim. İlk uyanışa anksiyeteyi yaşayan tek kişi siz olmadığınızı bilerek başlayabilirsiniz. Bu bozukluktan bihaber yaşayan sayısız insan var çevremizde. Şayet bilinçliyseniz ve nasıl çözeceğinizin yollarını arıyorsanız siz diğerlerinden bir adım öndesiniz. Çünkü kendisinde hata kabul etmeyen, öz eleştiri yapamayan insanlar diğerlerini de hasta etmeye meyillidir. Siz düzelmeye kendinizden başlayacağınız için kalıcı çözümü siz bulacaksınız. Bunun farkındalığı ile hareket ederek bir günlük tutun, her gün neler yaptığınızı, nelerin size iyi geldiğini ya da gelmediğini kaydedin. Böylelikle iyi gelen şeyleri artırarak denge yolunda olumlu alışkanlık kazanmış olacaksınız. Bir tutam sevgi, bir tutam minnet, bir tutam yardım...Ne durumda olursanız olun, yardım etmeyi ihmal etmeyin. Başkalarının yüzündeki gülümseme ve minnattarlık ruhunuza da çok iyi gelecektir. Paylaşın, iletişim kurun. Bazen bazı sorunlarınızı en yakınlarınıza anlatmak zor gelebilir. Yargılanacağınızı, yanlış anlaşılabileceğinizi düşünebilirsiniz. Böyle bir durumda sizi tarafsız bir şekilde dinleyebilecek bir terapist iyi bir seçenek olabilir. Boşvermeyi öğrenin çünkü tüm kontrolün sizde olmaması fikriyle barışmak zorundasınız.

Gevşeme tekniklerini hayata geçirin. Bunlar 1) Derin Nefes 2) Kademeli Kas Gevşetme 3) Fiziksel Egzersiz 4) Zihinsel Egzersiz 5) Meditasyon. Bir liste oluşturun. Sizi en yoğun şekilde minnettar hissettiren fotoğraflar, şarkılar ve videolardan oluşan bir liste. Bu liste kolayca ulaşabileceğiniz bir yerlerde olsun. Gereksiz kişi ve eşyalardan uzak durun. Sadelik önemlidir. Uzun yıllar önce yazılmış mutlu olma rehberi niteliğinde bizlere yol gösteren Epiktetos ve Marcus Aurelius da sadeliğin önemini defalarca vurgulamıştır. Eğer merak ediyorsanız önceki blog yazılarıma bir göz atabilirsiniz. Orada uzun uzun değindim bu ilkelere. İyi bir ayıklama harika, hafiflemiş ve netleşmiş hissetmenizi sağlar. Eğer size yöneltilen bir soruyu evirip çevirip, komplike hale getirip yanıtlamaya çalışıp istenilen fikri veremiyorsanız bunun bir önemi yoktur. Bazen verilen yanıt basit bir tanımlamada gizlidir. Rajkumar Hirani yönetmenliğinde 2009'da yayınlanmış ''3 Idiots'' filmini hepiniz izlemişsinizdir diye düşünüyorum arkadaşlar. Basit ve anlaşılır olmaktansa terimsel ve karmaşık tanımlamaların eğitim sisteminde yer alışının ironisini dile getirir film. İzlemediyseniz mutlaka tavsiye ediyorum. ''Sadelik'' ve ''anlaşılır olmak'' kavramlarının önemini bir kez daha anlayacaksınız bu filmi izlediğinizde.

Kötü bir durum içerisinde sıkışıp kalmış gibi bir his yaşadığınızda -ki bu anksiyetede sürekli olan bir durum- odağınızı değiştirin. Sorular sorup mantıklı cevaplar arayın. Cevapları bulduğunuzda anksiyete çoktan geçmiş olacak. O sıkışmışlık ve kaybolmuşluk hissini yaratan sizin düşüncelerinizdir. Bunları bertaraf etmenin yolu odak noktanızı değiştirmekten geçer. Amaç edinin. Her gün bu amaç için bir rutin belirleyin. Amaç edinmek sizi boşluk hissinden uzaklaştıracaktır. Yüksek anksiyete yaşayanlar yaratıcı kişilerdir. T.S.Eliot ''Anksiyete, yaratıcılığın hizmetçisidir'' der. ''Zaten sürekli endişe içinde olmayı başarmak için yaratıcı olmalısınız! Bir yeteneğiniz olduğuyla ilgili hiç şüphem yok ve bu yeteneğin yüksek anksiyete tarafından temsil edilmesine izin vermek haksızlık'' diyerek Carl Vernon hem mizahi hem de gerçekçi bir yaklaşımla tavsiyede bulunur. Mizahı hayatınızdan eksik etmeyin. Gerektiğinde kendinizle dalga geçin, yanlışlarınıza gülmeyi bilin. Hobiler edinin. Yeteneğinizi, bilgi edinmek üzere derin düşünme ve anlayış için kullanın. Gönüllü işler yapın. Bu oldukça güçlü ve ödüllendiricidir. Küçük bir şey yapmayı başardığınızda yapacağınız bir sonraki şey daha büyük ve daha iyi olacaktır.

''Mutluluğu kovalamayı bırakın'' başlığı altındaki yazıyı alıntılayacacağım. Bu bölümü sosyal medyada kendi sayfamda da paylaşıp görüşlerinizi almıştım. Büyük çoğunluk mutluluğun başarı getireceğine inanıyor, az bir kısım ise başarının mutluluk getireceğine inanıyordu. Kalıcı olması adına yazımda da o bölümü alıntılamak istedim izninizle. ''Pek çok kişi, başarı ve kazanımların mutluluk getirdiğine inanır ancak ya buna bir de tersinden bakarsak? Ya mutluluk, başarı ve kazanımları beraberinde getiriyorsa? Bu, hayatınızı yaşamak için çok daha sağlıklı bir yol olmaz mı? Her birimiz başarı, para, ün (veya bizi mutlu edeceğine inandığımız şey her neyse) peşinde koşuyoruz, gerçekte bunlar anksiyetenin temel sebepleriyken. Hayallerinizdeki arabaya sahip olmak size geçici bir çözüm sunabilir ancak bir sonraki çözümü aramaya başlamanız da an meselesidir. Neden? Bu bizim sabırsızlanma biçimimizdir. Daha fazlası için ardı arkası kesilmeyen bir ihtiyaç içindeyiz. Bunu değiştiremeyiz. Öyleyse, bundan bir şekilde faydalanmalıyız.''

''Mükemmmeliyetçilik'' ilk etapta mükemmel bir özellik gibi görünse de işin doğrusu bu değildir. Bildiğimiz gibi kimse mükemmel değildir. Hata yapmak kaçınılmazdır. Zaten hatalarıyla var olur insan. Bir karar verip sorumluluk aldıysak ve sonuçları bizim aleyhimize dahi olsa güzeldir bu. Hiç denememektense denedik, gördük ve yanıldık. Hata yapmasak o yaptığımız her neyse doğrusunu nasıl öğrenecektik? Sorumluluk alarak kararlarınıza yön vermek öz güveninizi de yükseltir. Değişmekten korkmayın. Değişimde huzur bulun. Çünkü anksiyetede ''Değişim, ihtiyacınız olan tek büyük şey.'' Art Williams'ın da dediği gibi: ''Size bunun kolay olacağını söylemiyorum - buna değeceğini söylüyorum.'' Sevdiğiniz işi yapın. Görünüşünüzle gurur duyun. Kendinizi sevin. Endişeli hissettiğinizde aynaya bakın ve kendinizle konuşun. Bu daha iyi hissetmenizi sağlayacak.

Anksiyetenin beslenme ve uyku düzeniyle yakından ilişkisi vardır. Carl Vernon'un tavsiye ettiği gibi yulaf ezmesi veya granola gibi enerjisi yüksek besin tüketimini artırarak, kafeini keserek, bolca su içerek başlayabilirsiniz. Uyku sürenize dikkat edin. Uykusuzluk endişe artırıcı bir diğer etkendir. Bir yetişkinin ihtiyaç duyduğu ortalama uyku süresi 8 saattir. Bu süreden daha az sürede bir uyku anksiyeteyi olumsuz etkileyebilir. Uyku ve beslenme düzeni ile ilgili sorunlar ''kortizol'' adı verilen stres hormonunun aşırı salgılanmasıyla bağlantılı bir durumdur. Kortizolun salgılanmasını düzene sokan ve anksiyeteyi azaltan bir diğer tavsiye de ''düzenli spor yapmak'' tır. Dinlenmeye vakit ayırın. Bir sonraki günü planlayın. Zorlu bir yola girdiğinizde kendinize baş edemeyeceğiniz hiçbir şey olmadığını hatırlatın. Gelecekten korkmayın, kontrol edebileceğiniz tek bir şey var, o da sizsiniz. Değişim istiyorsanız kendinizden başlayın. Güçlü bir zihin ve inanç ile DENGE'nin hayatınıza girmesine izin verin.

Yazarın kitapta tavsiye olarak verdiği youtube konuşmalarını dinlenme vakitlerinizde izlemeniz için tavsiye olarak şuraya bırakıyorum. Louie Schwartzberg'in ''Gratitude'' (Minnet) adlı Tedx konuşması, Dada Gunamuktananda'nın ''Consciousness - the final frontier'' (Bilinçlilik -son sınır) adlı Tedx konuşması, The Minimalists'in ''A rich life with less stuff'' (Daha az eşya ile zengin bir yaşam) konuşması. Faydalı olacağına inanıyorum.

Deneyimlerini, kötü ve iyi zamanlarını açık ve net bir şekilde, dürüst ve samimi duygularla, akıcı bir dille paylaşan, araştıran, sorgulayan, yılmayan, değişimi kucaklayan, kendini, zihnini, düşüncelerini yenileyerek uzun yıllar mücadele sonucunda dengeyi bulan Carl Vernon'a şifa yollarını paylaşarak bu kitabı bizlerle buluşturduğu için teşekkür ediyorum. Dilerim ki bu yolda yalnız hisseden pek çok arkadaşıma da bir nebze de olsa rehber niteliğinde olur. Lütfen deneyimlerinizi, sorularınızı, fikirlerinizi blog yazımın altında paylaşmaktan çekinmeyin. Albert Einstein'dan bir sözle yazıma son veriyorum. ''Delilik, aynı şeyi tekrar tekrar yapıp farklı sonuçlar beklemektir.'' Gülümsemeyi unutmayın, sevgiyle...

Featured Review
Daha sonra tekrar deneyin
Yayınlanan yazıları burada göreceksiniz.
Tag Cloud
Henüz etiket yok.
bottom of page