top of page

EPİKTETOS - KENDİSİNİN EFENDİSİ OLMAYAN HİÇ KİMSE ÖZGÜR DEĞİLDİR


Merhaba arkadaşlar. Zaman öyle hızlı ilerliyor ki yeni senenin ilk ayını doldurmak üzereyiz. Her yeni başlangıçlara güzel hayaller ve hedeflerle adım atıyoruz. Fakat sene sonu yaklaşmak üzereyken o yılın istenilen, beklenilen bir yıl olmadığına dair şikayetlerde bulunuyoruz. Aslında asıl problem zaman, mekan ya da koşullar değil tamamıyla bakış açısıdır. Bugün bahsedeceğim Aslı Perker tarafından kaleme alınmış ''Epiktetos - Kendisinin Efendisi Olmayan Hiç Kimse Özgür Değildir'' kitabının da bakış açımızı değiştirmek adına bir yaşama rehberi olabileceği kanısındayım.

Epiktetos kimdir? M.S. 55 civarı Frigya'da köle olarak doğan stoacı bir filozoftur. Kölelikten kurtulduktan sonra özgür kalan Epiktetos Roma'da felsefe dersleri vermeye başlayıp Nikopol'e göç etmek zorunda kalmıştır. Orada kendi felsefe okulunu kurarak stoacı yaşam biçimine uygun entelektüel arayış içinde sadelik, akıl, güven, an'ı yaşama ve huzur üzerine inşa ettiği bir hayat sürmüştür, 2000 yıl önce benimsediği bakış açısı günümüze de ışık tutmuştur.

''Tanrım, bana değiştiremeyeceğim şeyleri kabullenmek için kuvvet, değiştirebileceğim şeyler için cesaret ve bu ikisini birbirinden ayırmak için akıl ver'' şeklinde Stoa duasıyla başlayarak dilerseniz Epiktetos'un öğretilerine göz atalım. 'İçinde olduğun an'ı tam olarak yaşamak zamanı' öğretisiyle geçmişi düşünmeden, gelecekle ilgili kaygı duymadan sadece an'ı yaşamayı prensip edinmeyi öğütler. Hayatın bir amacı olduğunu söyleyerek çok az kişinin bu amaçla ilgilendiğini ve madde üzerine kurulu yaşamın yanlışlığını vurgular. Altını çizdiğim o satırlar: ''Yaşadığımız hayat bir pazarı anımsatıyor. Sürüler satılmak için önümüzden geçiyor. Ve bunları alacak büyük bir kalabalık onları takip ediyor. Ama az da olsa bir grup insan sadece pazara bakmaya geliyor. Nasıl kurulmuş, neler oluyor? Amacı nedir, sahibi kimdir? Ve işte pazara benzeyen bu hayatta da bazıları sadece bir şeyler alıp satmaya geliyor. Araziler, mallar, mülklerle ilgilenen kim varsa bilsin ki bunlar hep maddedir. Ama bazıları da hayat denen pazarı anlamak için geliyor. Böyle bir pazarın yöneticisinin, kurucusunun olmaması mümkün müdür? Bu kadar büyük, bu kadar ahenkli bir yerin hiçbir amacı yok mudur?''

Erich Scheurmann'ın ''Göğü Delen Adam'' kitabındaki yerli kabile şefi karakterindeki gibi Epiktetos da doğanın gücüne inanan insanın yalnız olmadığını vurgular. ''Güneşin, ayın, yıldızların, yerin ve denizin tadını çıkaran kişi ne yalnızdır ne de çaresiz'' der. Kendi kararlarını verebilen ve seçimlerini yapan insanların her daim özgür olduğunu savunur. Epiktetos'a göre insan doğuştan yüce ruhlu ve özgürdür, bazılarının önünde hiçbir engel yoktur, bazısının kaderi ise başkalarının isteklerine tabidir. Eğer insan yaptığı her şeyin kendi kararı olduğuna inanırsa özgür, mutlu ve asil ruhlu olur. Ancak kendine değil de dış dünyadakilere inanırsa korktuğu ve arzuladığı şeyler üzerinde gücü olanların kölesi olacak ve özgürlüğü kısıtlanacaktır. Mutsuz olmak koşullar sebebiyle değil kişinin kendisiyle ilgilidir. Çünkü Epiktetos'a göre Tanrı herkesi mutluluğunu anlayabilecek şekilde yarattı. Epiktetos bedenden ziyade zihne ve ruha önem verir. ''Sen saçından ve bedeninden ibaret değilsin. Senin kim olduğunu belirleyen seçimlerindir ve seçimlerin güzelse sen de güzelsindir'' der. ''Bedene sadece ihtiyacı olanı verin ve bunun dışındaki her lüksü reddedin. İnsan bedeni, yemek, içmek ve diğerleri gibi bedensel faaliyetlerine çok fazla zaman harcamamalı. Bunlar ikincil, anlamaya çalışmak birincil planda olmalıdır. Yemek yerken aynı anda iki misafire hizmet ettiğinizi düşünün. Beden ve ruh. Bedene verdiğinizi muhakkak kaybedeceksiniz, ama ruha verdiğiniz daima orada kalacak.'' İnsanları mutsuz edenlerin olaylar değil prensipler ve zihinde olup bitenler olduğunu sürekli vurgular. Zaten felsefenin temeli de insanın kendi zihnini bilmesi ile başlar. İnsanın sahip olduğu en değerli kavram ''akıl''dır. İnsan hiçbir şeyin, malın, mülkün sahibi değildir. Bunlara sahip değilken bunları kaybedemezsiniz ve kaybetmekten de korkmazsınız. Çünkü ''Varlık çok şey sahibi olmak değil, az şey istemektir.'' Zengin olan kişi zihnini bilen, yönetebilen ve mutlu olandır. Çok büyük arzuları, hırsları terk ederek mutluluğa erişilebileceğini öğretilerinde dile getirir. İşte o satırlar: ''Size sahip olduğunuz her şey çok küçük görünüyor. Bana ise sahip olduğum her şey büyük. Arzularınız doymak bilmiyor, benimkiler ise tatmin olmuş halde. Çocukların fıstık ve incirleri almak için ellerini nasıl da dar boğazlı bir kavanoza soktuklarına bakın. Ellerini geri çıkartamazlar ve ağlamaya başlarlar. Onlara dersin ki: 'Birkaç tanesini bırak ki birazını çıkartabilesin'. Siz de arzularınızı bırakın. Bırakın ki hepsine kavuşun.'' ''Nasıl ki olmamış bir inciri kopartıp yiyemezsen olgunlaşmamış bir fikri de zihninden çekip çıkartamazsın.'' Zorluklarla mücadele etmenin önemini her daim vurgulayan Epiktetos kişinin gerçekte kim olduğunun yaşadığı zorluklara verdiği tepki olduğunu ileri sürer. Kişi zihnine önem verip, kendini geliştirdiği ve zorluklarla başa çıkabildiği sürece kıymetlidir. Kendisi bir köle olarak dünyaya gelmiş, ancak düşünceleri sayesinde önce kendi içinde sonra da toplum içinde özgürleşmişti. Bir tavsiyesi de 'mütavazı olabilmek'ti. Ona göre bir insan toplulukta kendisi ve yaptıklarıyla ilgili konuşmaz. Kimseyi güldürmeye çalışmaz. Çünkü bu davranışlar başkalarının aptallığına kanmanın ve kendine duyulan saygıyı kaybetmenin bir yoludur. Sabit fikirli ve ön yargılı olmanın tehlikeli olduğunu vurgular. İnsan zihni esnek olmalıdır çünkü ilerlemenin yolu budur. Bir gün bir adam gelip Epiktetos'a: ''Epiktetos, pek çok kereler seni dinlemeye geldim. Ve bana hiçbir zaman bir cevap vermedin. Eğer şimdi mümkünse lütfen bana bir şey söyle'' demesi üzerine Epiktetos ona bilgece yanıt verir. Diyalog biraz uzun olduğu için alıntılama yapamayacağım. Fakat özetle Epiktetos, bir insanın felsefe peşine düşmesi için yapması gereken ilk şeyin sahip olduğu fikirlerini bir kenara bırakması gerektiğini savunur. Çünkü zaten her şeyi bilen bir adamın bir şey öğrenmesi imkansızdır. Bir başka konu ise 'kişinin olduğu gibi olması'dır. Kişinin olduğundan farklı görünmeye çalışıp, daha güçlü bir karakteri oynaması kişiyi zayıf düşürür. Bu sebeple toplumda yer alabilmek için insan önce içe dönmeli, kendini ve bakış açısını güçlendirmelidir. ''İyilik yap denize at'' mantığıyla Epiktetos yapılan iyi şeylerin karşılığını beklememek üzerine öğütlerde bulunur. ''Yine unuttun mu? İyi bir adam nasıl göründüğünü önemsemez, o iyi biri olmak için yaşar. 'Peki bunun hiçbir ödülü yok mu?' diye soruyorsun. Ödül? Bir insanın iyi olanı yapabilmesinden daha büyük bir ödül var mıdır? İnsanı iyi ve mutlu edecek olan kazandığı bir oyundan sonra başına kondurulacak taç mıdır? Fedakarlığının karşılığında ödülün özgürlük, sükunet ve arzunun olmadığı bir huzur olacak.''

Stoacı, yaşadığı her şeyden kendisi sorumludur. Ve bir stoacı için en mühim konu, en yüksek mertebe 'özgürlük'tür. Epiktetos'u anlayabilmek için onun özgürlük tanımına bakalım. ''İstediği gibi yaşayan insan özgürdür. Ona kimse şiddet uygulayamaz, kimse önünde duramaz ve kimse hiçbir şeye mecbur bırakamaz. Onun dürtüleri engellenemez, arzularıyla amaçları birdir. Kaçındığı şeylere yenik düşmez.''

İnsan zihni yüzyıl önce de günümüzde de mutluluk ve huzura erişme peşindedir. Epiktetos'un öğretileri ile sade, maddeden uzak, güçlü hırs ve tutkulardan arınmış bir bakış açısıyla kendini keşfetmektir olay. Günümüzde bunları başarabilmek zor gibi görünse de bu kitabı sürekli ve sürekli okuyarak, en öfkeli, zor ya da güçsüz hissettiğiniz anlarda kitaptan birkaç satır hatırlayarak ve bu satırları tekrar edip alışkanlık edinerek yeni bir bakış açısı geliştirebileceğinize inanıyorum arkadaşlar. 86 sayfalık müthiş öğretilerle donatılmış bu kitabı bana her daim rehberlik etmesi adına yanımda bulunduracağım. Tüm öğretilerine katılmak ya da tüm öğretilerini benimsemek durumunda elbette değilsiniz. Fakat işinize yarayacağınızı düşündüğüm o kadar çok güncel vurgu var ki. Kesinlikle tavsiye ediyorum. Üzerimde etkisi uzun sürecek bir kitabı daha bitirmenin verdiği müthiş bir huzur var. Şimdilik benden bu kadar. Sevgiyle kalın.

Featured Review
Daha sonra tekrar deneyin
Yayınlanan yazıları burada göreceksiniz.
Tag Cloud
Henüz etiket yok.
bottom of page