top of page

HUZURSUZLUK


Arkadaşlar merhaba.Bugün Zülfü Livaneli'nin ''Huzursuzluk'' kitabının yorumunu paylaşacağım sizlerle.2017 Ocak'ta yayınlandı. Muhtemelen çoğu arkadaşım kitabı okumuştur.Ancak okumayanlar için ya da okuyup da yorumlarını paylaşmak isteyenler için ben de kendi yorumlarımı ve hoşuma giden kısımları paylaşacağım.Öncelikle şunu söylemeliyim,bir günde bitirilebilecek bir kitap. Zülfü Livaneli'nin akıcı,merak uyandıran,samimi ve yalın anlatımı ile yine kalemini konuşturduğu bir eser.Kitap,Zülfü Livaneli'nin insanın ruhuna değen bir anlatımıyla başlıyor.O kısmı size aktarmak isterim.''Harese nedir,bilir misin oğlum?Arapça eski bir kelimedir.Bildiğin o hırs,haris,ihtiras,muhteris sözleri buradan türemiştir.Harese şudur evladım: Develere çöl gemileri derler bilirsin, bu mübarek hayvan üç hafta yemeden içmeden,aç susuz çölde yürür de yürür; o kadar dayanıklıdır yani. Ama bunların çölde çok sevdikleri bir diken vardır.Gördükleri yerde o dikeni koparır çiğnemeye başlarlar.Keskin diken devenin ağzında yaralar açar, o yaralardan kan akmaya başlar.Tuzlu kanın tadı dikeninkiyle karışınca bu,devenin daha çok hoşuna gider.Böylece yedikçe kanar,kanadıkça yer, bir türlü kendi kanına dayanamaz ve engel olunmazsa kan kaybından ölür deve.Bunun adı haresedir.Demin de söyledim,hırs,ihriras,haris gibi kelimeler buradan gelir.Bütün Orta doğunun adeti budur oğlum,tarih boyunca birbirini öldürür ama aslında kendini öldürdüğünü anlamaz.Kendi kanının tadından sarhoş olur.'' İşte, Orta doğunun kaderini,dokunaklı ve etkileyici bir benzetme ile anlatarak giriş yapıyor Zülfü Livaneli eserine.Ve kitabın sonuna kadar da okuyucuyu içine alıyor,sorgulatıyor ve yanlış bilinen gerçekleri aydınlatıyor.Kitabın ana karakteri olan İbrahim,İstanbul'da yaşayan bir gazetecidir.Toplantıda olduğu bir esnada,üçüncü sayfa haberlerinde Mardinli Hüseyin Yılmaz adlı birinin Amerika'daki esrarengiz ölümünden bahsedilir.İbrahim, bu kişinin çocukluktan beri arkadaşı olan Hüseyin olduğunu öğrenir ve bunun üzerine Mardin'e gider.Çocukluk arkadaşının ölümünü araştırdıkça,kendisini sevda ile acının iç içe geçtiği bir Orta doğu gerçeğinin içinde bulur.Yezidi olarak bilinen ancak aslı ''Ezidi'' olan Ezidiler ile ilgili gerçekleri, Işid zulmünü öğrendikçe olayın ardını bırakmaz ve çocukluk arkadaşı Hüseyin'in aşık olduğu ve onun ölümüne sebep olduğu düşünülen Meleknaz'ın peşine düşer.Kendi memleketi olan Mardin'in mistik coğrafyası içinde olayları çözmeye çalışırken memleketinin şu anki vaziyetini sorgular içinde. Çocukluğunda çarşıda,okulda,kadim Süryani,Müslüman,Yahudi,Mecusi,Zerdüşti,herkesin ahbaplık ettiği,birbirinin kutsal günlerini kutladığı şölen günlerini düşünür ve bir de şimdiye bakar. Şimdi iyice içine kapanmış,sertleşmiş öfkeli bir İslam'ın gölgesi altında kararan bir şehir olmuştur Mardin.Çocukluğunda,lokantalardan yayılan ızgara et ve buram buram anason karışımını,evlerde yudumlanan mahlepli Süryani şarabını,kültür zenginliğini,neşeyi, canlılığı hatırlar.Şimdi ise yürüdüğü sokaklar daha karanlıktır sanki daha neşesiz daha ıssız.Bir yandan Işid, bir yandan Pkk, bir yandan devlet güçleri derken çarpışmaların ortasında kalmış,korku içindeki bir kent.Orta doğunun geldiği durum,İbrahim'in tüylerini diken diken etmiştir.Bir yandan İstanbul'daki lüks içindeki durumunu düşünür.Orta doğuda insanlar bunca acı çekerken,İstanbul'da en iyi suşinin nerede yenilebileceğini konuşanları düşünür ve durumdan iğrenir. Çocukluk arkadaşı Hüseyin ve Meleknaz'ın hikayesindeki saf ve derin tutkuyla, Batı özentisi,hırslı,kariyer ve mal mülk düşkünü insanları karşılaştırır.Yavaş yavaş Hüseyinleştiğini farkeder.Aklı Batı'da, kalbi Doğu'da yaşama şizofrenisinin parçaladığı ruhların bunalımını hisseder adeta ve kendisini tarifsiz bir girdabın içinde bulur. İşte o anda huzursuzluk başlar.Bakalım Meleknaz ile ilgili sır perdesini aralayabilecek midir? Kısa yazılarda,hikayelerde anlatılmak istenileni okuyucuya ulaştırmak daha güçtür.Zülfü Livaneli,diğer eserlerinde olduğu gibi bu eserinde de az ve öz yazdığı hikayesiyle, etkileyici kalemiyle, yoğun duygular yaşatmayı başararak farkını ortaya koymuş.Mutlaka okumanız gereken bir kitap diye düşünüyorum. Kitapta geçen ve çok dokunaklı bulduğum -bazılarınızın belki de çok karamsar bulacağı- eski bir Arap şiiri ile yorumlarımı bitireceğim arkadaşlar.''Asil insanların en neşeli zamanlarında bile bir hüzün vardır, daha düşük ruhlar ise en sefil zamanlarında bile neşelidir.''

Featured Review
Daha sonra tekrar deneyin
Yayınlanan yazıları burada göreceksiniz.
Tag Cloud
Henüz etiket yok.
bottom of page