DA VINCI ŞİFRESİ
- Admin
- 8 Ağu 2017
- 4 dakikada okunur
Arkadaşlar herkese merhaba :) Biraz geçmişe yolculuk yapmak istedim.Kitap ilk çıktığında alıp okuma fırsatı bulduğumda,böyle bir blogum yoktu,notlar almadan,araştırma yapmadan okumuştum.Lisedeydim o zaman ÖSS zamanları,test kitaplarına yoğunlaştığım dönemler...Okuduğunuz kitabı tekrar okumak,bakış açınızın ne derece değiştiğini gözlemlemek güzel bir şey doğrusu.14 sene önce yayınlandığında gündemde sarsıcı bir etki oluşturmuştu ve gizemini hala koruyor. ''Bilinmezlik'' kavramı kabul edelim ki hepimizin ilgisini çeker.Bu kavram etrafında farklı fikirler öne sürülebilir.Çeşitli araştırmalar,kaynakların çokluğundan yararlanma,kıyaslama gibi yöntemler beyin fırtınası için birer adımdır.Bilinmeyene yolculuk; tarihi,sosyal,felsefik,dini birçok alanda bilgi sahibi olmamıza olanak sağlar bir nevi.Teknolojinin hızla geliştiği günümüzde,bu tür kaynaklara erişmek daha basit bir hal almıştır.''Vikipedi'' yoksa kütüphaneler var,kitapta geçen pek çok yeri ziyaret etme imkanına ve de zamana sahipseniz bizzat ziyaret edebilirsiniz.Sınırları zorlayarak,kafanızdaki soru işaretlerini azaltabilirsiniz.Mesajım,yarın Lut kitabeleri için arkeolojik çalışmalara başlayın değil elbet.5-6 kaynaktan edinilen bilgiyle hareket etmeyin,çok yönlü olun.Geniş yelpazeli araştırmalar yapın.Fikirlerinizi paylaşın,doğru ya da yanlış.Paylaşıldıkça gelişim olur.Gelelim Dan Brown'a. Dan Brown'un babası matematikçidir ve bir röportajında Dan Brown küçükken şifre çözerek Noel hediyelerini bulduğunu söylemiştir.Kitapta Fibonacci Dizimi, bu dizimden türeyen phi sayısı (1.618) na yer vermesi matematiğe olan ilgisini açıkça ifade ediyor.Sophie karakterindeki kişinin küçükken dedesinden aldığı hediyeleri şifre ve bulmacalarla çözerek açması da yazarın kendi hikayelerine de yer verdiğini gösteriyor.Her romanda sırlara,şifrelere yer verme sebebi belki de bu yüzdendir.''Da Vinci Şifresi'' Paris Louvre Müzesi müdürü Jacques Sauniere'nin öldürülmesiyle başlıyor.Öldürüldüğü günün gecesinde de Harvard Üniversitesi Simgebilim Profesörü Robert Langdon ile müze müdürünün görüşmesi vardır.Bu şekilde Langdon,bu cinayetin araştırılmasına yardımcı olmak için çağrılıyor.Onun yapması gereken sadece cesedin üstüne çizilmiş şekilleri ve müze müdürünün bıraktığı notu çözmektir.Ancak bir anda kendisinin bir numaralı cinayet zanlısı olarak düşünüldüğünü öğrenir.Bu arada müzeye Fransız kriptoloji ajanı Sophie Neveu gelir ve Langdon'a yardım etmeye karar verir.Cebinde bulduğu izlenme aracıyla kendisine tuzak kurulduğunu anlayan Langdon, polis memurlarını atlatmak için izlenme aracını bir sabuna batırarak onu dışarıya fırlatır ve bu şekilde peşinde olan polisleri yanlış yönlendirmiş olur.Bu hareket ona zaman kazandırmıştır ve cinayet mahaline geri dönüp incelemeye devam eder.Langdon ve Sophie, cesedin etrafındaki izleri takip ederek bu garip esrar perdesini araladıkça,ipuçlarının onları Mona Lisa tablosuna ve onun arkasında saklanmış olan bir anahtara yönlendirmiş olduğunu görürler.Bu, müze müdürünün bankadaki gizli kasasının anahtarıdır.Kasadan Sophie için bir kutu çıkar.Müze müdürü kendi sırlarını torunu olan kriptoloji ajanı Sophie'ye bırakmıştır.Bu kutu ve içindeki kripto yüzünden birçok ölümcül badireler atlatan Sophie ve Langdon en sonunda kutsal kasenin saklanmış olduğunu düşündükleri mezara gelirler.Sir Isaac Newton'a ait bir mezardır burası.Fakat burada ikili bir sürprizle karşılaşırlar.Langdon'un bir arkadaşı da oradadır.Bütün kovalamaca ve şifrelerin çözümünün sonu onları tüm Hristiyan dünyasını ayağa kaldıran bir gerçeğe götürür.Bütün Hristiyanlık yanlış temeller üzerine kurulmuştur ve aslında İsa peygamberin soyu devam etmektedir.Sophie de o soyun son temsilcilerindendir.Sophie bu zorlu macerada izini kaybettiği akrabalarını bulmuştur.Fakat asıl bulunması gereken kutsal kase bulunamamıştır.Langton rüyasında bu kasenin Paris Louvre Müzesi'nde olduğunu görür ve bunu saklamaya karar verir.Sion Tarikatı 1099 yılında kurulmuş olan gizli Avrupa Cemiyeti gerçek bir topluluktur.1975 yılında Paris'in Milli Kütüphanesi,Sir Isaac Newton, Botticelli,Victor Hugo ve Leonardo da Vinci de dahil olmak üzere, Sion Tarikatı'nın sayısız üyelerinin isimlerini içeren Les Dossiers Secrets( Gizli Dosyalar) olarak bilinen parşömenler ortaya çıkmıştır. Opus Dei olarak bilinen Vatikan Piskoposluğu, beyin yıkama,baskı ve ''bedensel çile'' denilen tehlikeli bir ibadet yapıldığına dair tartışmalar yaratan,koyu dindar bir Katolik mezhebidir.Opus Dei'nin New York'ta 243 Lexington Caddesi'ndeki 47 milyon dolara mal olan Dünya Merkez Bürosu'nun inşaatı henüz tamamlanmıştır.Bu kitapta bahsi geçen tüm sanat eserleri,mimari yapılar,belgeler ve gizli ayinler gerçektir.Sion Tarikatı'nın kurucusu Fransız kralı Godefroi de Bouillon çok güçlü bir sırra sahipti,İsa zamanından beri ailesinin sakladığı çok önemli bir sırra.Öldükten sonra sırrının kaybolacağı endişesiyle gizli bir kardeşlik kurdu,onlara sırrını nesilden nesile gizlice anlatarak koruma görevini verdi.Yeni Ahit için 80'den fazla İncil yazıldı ama bunlardan birkaçı kabul edildi.Matta,Markos,Luka ve Yuhanna bunlardan bazıları.Bugün bilinen İncil,pagan Roma İmparatoru Constantine tarafından yazdırıldı.Lut Gölü yazmaları ve Kipti yazmaları, kutsal kase hikayesini ve İsa'nın peygamberliğini insansı terimler içinde açıklıyordu.İnsanlık tarihindeki en büyük örtbas, İsa'nın baba olduğuydu.Magdalalı Meryem kutsal kaseydi.İsa'nın asil nesli ile dolu olan kadeh.Soyu taşıyan rahim ve kutsal meyvenin çıktığı üzüm bağı.Asil Kan anlamına gelen Sang Real ya da Kutsal Kase anlamına gelen San Greal belgeleri de bunu ispatlamıştır.Beş yapraklı gül, kase sembolüdür.İsa'nın çarmıha gerilmesi sırasında Magdalalı Meryem hamileydi.İsa'nın doğmamış çocuğunun güvenliği için kutsal topraklardan(Filistin'ten) kaçmaktan başka çaresi yoktu.Gizlice Gaul olarak bilinen Fransa'ya gelmişti.Yahudiler arasında kendine sığınacak güvenli bir yer buldu.Kızına doğum yaptığı yer Fransa'ydı.Kızının ismi ''Sarah''tı.Sion Tarikatı üyeleri,Sangreal belgelerini,Magdalalı Meryem'in mezarını ve nesli koruma görevini yerine getirmek için kurulmuştu.Da Vinci,Botticelli,Poussin,Bernini,Mozart ve Victor Hugo yasaklanan kutsal dişinin arandığını fısıldayan çalışmalar yapmıştı.Sir Gawain,Yeşil Şövalye,Kral Arthur ve Uyuyan Güzel gibi efsaneler kase alegorileriydi.Victor Hugo'nun Notre Dame'in Kamburu ve Mozart'ın Sihirli Flüt'ü, Mason sembolleri ve Kase sırlarla doluydu.Walt Disney'in Sinderella,Uyuyan Güzel ve Pamuk Prenses gibi masalları kutsal dişinin hapsedilmesini anlatıyordu. Kitap ile ilgili görüşlerime gelince,gerçek sanat eserlerine,mimari yapılara,belgelere yer vermiş olması,okuyucuya derin bilgiler sunması araştırmaya sevk ediyor.''Bilgi bilgiyi doğurur'' sözü burada devreye giriyor.Mükemmel biçimde tasvir edilen mimari yapılar,okuyucuda o yerleri ziyaret etmiş hissi uyandırıyor.Zaten gerçek ve kurgu öyle güzel harmanlanmış ki bir süre sonra kendinizi gerçek ve kurgu arasındaki kalmış bölgede-sessizlikte- buluyorsunuz.''Sessizlik'' kavramı ile neyi kastettiğimi kitabı okuyanlar anlayacaktır.Biraz gizem iyidir.İsmimi seviyorum ya.Teşekkürler anne :) Her neyse konumuza dönelim. Dan Brown başta da belirttiğim gibi çocukluğunda şifre çözerek hediyelerine ulaşıyormuş.Kitabında da Sophie'nin doğumgünü ve Noel hediyelerini şifre ve bulmacalar çözerek alması,yani yazarın kendisinden -çocukluğundan- bir parçayı bu karakterde canlandırarak anlatması onu samimi yapıyor.Din ile ilgili oluşturduğu kurgu öylesine gerçekçi ki insanın araştırmadan inanası geliyor.Belgeler sunduğu için adam zaten araştırmış,her şey gerçek diye düşünenler olabilir.Verdiği bir röportajında kiliseye olan inancın zaten azaldığını,yazdığı kitabın sadece araç olduğunu belirtmiş.Hristiyanlık dinini ve kitabını sorgulamak ve yorumlamak beni aşan bir konu.Ancak evren de bilinmezlik üzerine kurulmuştur.Fikrimi söylemem gerekirse,tarih,din,felsefe ve daha birçok alanda pek çok sır olduğu aşikar.Eski çağlardan günümüze çok çeşitli millet,dil,din gelip geçmiştir.Ancak en önemli unsur ''dil'dir.Zaten bir milleti yok etmek için dilini yok edin dememiş miydi Konfüçyus.Her devir kendi dönemi içinde incelenmeli.Acaba ne şekilde yazıldı, bir sonraki devirde o nasıl çevrildi.Bunlar yoruma açık konulardır.Hiçbir şeyin kesinliği yoktur.Varsayımlar üzerinden konuşamayız,belgeler sunuluyorsa o döneme ait olmalı.Önemli kaynaklar ve belgesellerde ''Sion Tarikatı''nın sonraki yüzyıllarda oluşturulan kurgu bir dernek olduğu ve bu derneğin üyelerinden biri olduğunu öne süren Fransız bir adamın İsa'nın varisi olma gerekçesiyle bunu yaptığını ve sahte bir kaynak hazırladığını itiraf ettiği öne sürülüyor. Bir insan neden böyle bir itirafta bulunuyor,susturuluyor mu? Yoksa gerçekten kurgu üzerine oluşturulmuş bir tarikat mı Sion? Son on yılda Lut Gölü rulolarının tümü incelemeye açık hale gelmiştir.Araştırmalar, hiçbir örtbas olayının olmadığını ve hiçbir rulonun saklanılmadığını gösteriyor.Bunun da doğruluğu tartışılır.Kısacası evren bir sırdır.Albert Einstein'in bir sözü ile yazımı bitirmek istiyorum.''Bir kum tanesinin sırrını çözmeyi başarsaydık,bütün dünyanın sırrını öğrenmiş olurduk''.
Comments